14 Nisan 2010 Çarşamba

herşey bir yanlış anlamadan ibaret...

hayatın içine baktığınız zaman göreceksiniz aslında öyle çok anlaşmazlıklar daha doğrusu yanlış anlaşılmalar içindeyiz ki tarifi yok. görmek istediğimiz herşey gözümüzün ve gönlümüzün içinde yol alırken aslında karşımızdakinin ne dediğinin çok da üzerinde durmuyoruz belki de. aklımız fikrimiz istediğimiz, hayal ettiğimiz ya da olmasını arzuladığımız olayın tamda üstünde kitlenmiş bakıyor etrafına.

aslında sizi hiç istemediğini söyleyen... gerçekten istemiyor mu? ya son gönderdiği mesaja ne demeli, ya da işi olduğu halde telefona cevap vermesine, kiminle nerede olduğunuzu merak etmesine, hastalandığınızda koşup gelmesine. istemeyen biri bunları yapar mı?

oysa sizi istemediğini söylerken gözünüzün içine bakmıştı... ama sanki buğuluydu gözleri, belki de birileri zorla söyletiyordu. olamaz mı? kesinlikle ağladı ağlayacaktı, biraz ısrar etseniz belki de sarılıp boynunuza yaptığı hatanın affını dileyecekti.

ayrılış zamanını uzattıkça uzattı. sanki gitmek istemiyordu. her konu kapanışında başka bir konu başlığıyla lafa girdi. kesinlikle gitmemek için hepsi bir baheneydi öyle değil mi?

aslında düşünecek olunursa birçok şey daha var. bitmek bilmeyen sebepler ve bahaneler... ama sonuç ayrılık...

peki ya öyle değil de böyleyse olaylar...

sizden ayrılmak istediğini söyledi... ayrılmak istediğimi söyledim ama üzüntüsü onu mahvetmesin diye bir süre size iyi davranmak istedi. telefonlarınıza istemeden de olsa cevap verdi. hastalandım dediniz arkamdan kötü konuşmasın diye sizi terk ettiği halde vicdanı el vermedi ve son görev niteliğinde bir çırpınışla geldi. durumunuz o kadar kötü gözüküyordu ki gerçekten gözleri doldu ama sevgiden ziyade malesef acımanın esiriydi. size sarılıp teselli etmek istedi ama öyle bir durumda bunu doğru anlayamayacağınızdan korktu. ve aslında öyle ısrarcıydınız ki masadan bir türlü kalkıp gidemedi. her lafınızı bir başka lafla keserek konuları kapatmaya çalışmaktan helak oldu. gitmek için can atarken siz koluna yapışmış bırakmıyordunuz...

iyi güzel de hangisi doğru şimdi. ya da doğru bir tane mi? ya da kaç tane?

herşeyi anlamak aslında o kadar da kolay değil. hani demiştik ya "görmek istediğimiz herşey gözümüzün ve gönlümüzün içinde yol alırken aslında karşımızdakinin ne dediğinin çok da üzerinde durmuyoruz belki de. aklımız fikrimiz istediğimiz, hayal ettiğimiz ya da olmasını arzuladığımız olayın tamda üstünde kitlenmiş bakıyor etrafına." aynen böyle... :)

30 Mart 2010 Salı

koca memeler

3. bölüm
Koca Memeler...

Yüksel annemlerde bu kez onay aldım. Hem Yüksel, hem de annem en az on kere aray›p geldiğini belirttiler sağolsunlar. Artık yalnızım ve bilgisayarım kucağımda istediğimi yapabilirim. Bir nefes sigaramdan günde sadece iki tane olmak koşuluyla içiyorum. Bir yudum da gazozumdan. Gerçekten özlemişim...

Başıma gelenleri düşününce gerçekten uzaylı mıyım diye düşünmüyor değilim. Ama sıradan şeyler bunlar yani Çiğdem öyle diyor. Yani ne bileyim bir sürü anormallikler yaşanıyor; yani insanlar aşk istiyor, aç kalmamak için çırpınıyor, mutlu olmaya çalışıyor... kısacası dünyanın çivisini zorluyorlar... Zaten sokakta o kadar gariplikler varken sanırım benim kendimden şüphe etmeme de gerek yok!..

Aman allahımmmmmm!

Aslı - Serap çabuk gel nolur. Yok yok önemli bir şey değil ama birden telaş oldum.
Serap - Kızım ne oldu söylesene.
Aslı - şey bilmiyorum, bilgisayarda çalışıyordum. Yani kucağımdaydı birden bişey rahatsıız etmeye başlad›. Bilgisayar salland› falan...

Nefes al, ver, al, ver, al, ver... Yok yok bu panik atağın doğuştan olmama gibi bir şansı kalmadı artık. Allah›m büyüyorlar. Acaba reglim mi yaklaştı. Yok değil. Hormonlu bişey mi yedim acaba da dokundu. Hani imrenme göğüslerin şişer derler. Ay neler diyorum yahu. Birşeye imrenmedim ki. Yani son zamanlarda sadece bir kız çocuğuna imrenmiş olabilirim. imrendim mi acaba?

Serap - Ay Aslı valla yüreğime inecekti. Ne var k›z›m bunda birazc›k göğüslerin büyümüş hepsi bu.
Aslı - Serap bu böyle domates değil ki dal›nda büyüsün. 30 yaş›nday›m ve büyüme oran› denilen bir şey var.
Serap - Dur bakiyim biraz. Ay fena da olmam›ş. Sen silikon mu yapt›rd›n da benle kafa buluyosun.
Aslı - Ya birden oldu. Oturuyodum, sanki çarpınt› var gibi geldi, bakt›m birden büyüdüler.
Serap - Neyse şeker senin bişeyin yok biraz kafan› boşaltsan diyorum. Bi duş al, sonra da güzel bi uyku, bak hiçbirşeyin kalmaz.

San›r›m Serap doğru söylüyor. Uyumaktan da korkuyorum art›k...

Asl› - Ay ay ne var üstümde, in aşağ›, in dedim, git pis kedi... Ama benim kedim yok ki... Hiiiiiiii!

Kimseye söyleyemem ben bunu. Bu ne böyle, kocaman iki tane meme. Allah›m ya allah›m. Bu da ne şimdi. Kocaman iki tane meme. Nereye s›ğd›racağ›m şimdi bunlar›. Acaba hormonal bi ilaç falan m› ald›m ben. Ya da bişey mi yedim hat›rlam›yorum ki. Kaç beden büyümüş olabilirler, en az on beden falan herhalde. Sakinleş, nefes al, ver, al, ver...

Biraz sakinleş tamam. Anlaş›lan şu ki memelerim art›k kendi özgürlüklerini istiyor. Birden bire bu hale gelmelerine ne sebep oldu bilemiyorum ama memnun değilim. Tamam kim yard›m edebilir önce onu düflünelim. Doktor demek istemiyorum ama san›r›m birine görünmeliyim. Tanr›mmm gözümün önünden gitmiyorlar ki!

Aslı - Serap, senin şu kad›n doğumcunun telefonunu isteyecektim.
Serap - Ne olduğunu söyle ben tedavi ederim seni.
Aslı - Ya doktora gitmek istiyorum.
Serap - Senin kafan tak›ld› memelerine. Neyse ben aray›p randevu al›r›m, beraber gideriz.

Belki görünce beni daha iyi anlar diyorum ama... Lütfen bu defa beni anla Serap nolurr! Acaba bir kad›n›n göğüsleri kaç bedene kadar büyüyebilir ki?

Sekreter - Hoşgeldiniz Serap han›m, 15 dakika kadar beklemeniz gerekecek, buyrun lütfen.
Serap - Teşekkürler Filiz’cim.
Asl› - Serap memelerime nas›l bakt›klar›n› görüyor musun ya.
Serap - Yani bir şey diyemeyeceğim ama sende biraz dar giyinmişsin şekerim.

Dar giyinmişsin dedi ya inanam›yorum. Bu hayat›mdaki en büyük beden tişörtüm, en son 120 kiloluk bi arkadaş›ma al›p vermeye utand›ğ›m bir hediye ve ben bunun içinde bile itifl kak›fl duruyorum. Ne yapabilirim ki, gözlerimin üçte birlik k›sm›nda onlar› görüyorum. Görüş aç›m darald› resmen. Ay can›mda acayip çilek çekti. fiu kad›na bak ya nas›lda çilek yiyor öyle. Dondurmam› o elindeki evet evet çilekli bir dondurma. (şraakkk) Asl› k›z›m kendine gel, abuk insanlarla dolaşa dolaşa abuklaşt›m valla. Nedir bu ya. H›hh! bi silkelen şöyle bakiyim.

Sekreter - Asl› Çerçeve, buyrun.
Serap - Gelmemi ister misin?
Asl› - Yok can›m ben hallederim...

Doktor - (Tabii söylememe gerek yoktur ama gözleri memelerime kilit halinde yaklaş›k iki dakika sonra) A merhaba Asl› Han›m d› değil mi?
Aslı - Bak›n hemen konuya gireceğim. Siz girmiflsiniz zaten ama... Yaklaş›k iki gün içerisinde göğüslerim bu hali ald›. Yani önceden en küçük beden bile büyük geliyordu. Hani ellediğiniz zaman... yani hiç yok gibiydi.
Doktor - Anl›yorum, iki gün mü dediniz?
Aslı - Evet iki gün oldu. ilk gün bir kaç beden büyümüfller gibiydi, ama bu sabah kalkt›ğ›mda bu durumu alm›flt›. Üstelik taş›yam›yorum.
Doktor - Estetik bir operasyon falan...
Aslı - iki gün içerisinde bilinçsiz bir şekilde gittiysem bilemem ama hay›r.
Doktor - Estetik için bir hekimle görüşüyor musunuz?
Aslı - Bak›n ben estetik kelimesiyle yak›ndan uzaktan tan›şmad›m. Ve estetik te yapt›rmad›m.
Doktor - Başka bir şikayetiniz oldu mu?
Asl› - Hay›rrr ...
Doktor - Önce bir muayene edelim şöyle bir uzan›r m›s›n›z lütfen.

Birazc›k m›nc›klama, bir kaç aletle dinleme ve sonuç s›f›r. Tabii ki doğal olmayan bir şey yok sadece büyükler hepsi bu. Ama bence doğal olmayan büyük birşeyler var. Acaba bir tek ben mi görüyorum diyece€im ama sokaktakilerin bak›şlar› sadece benim görmediğimin kan›t› san›r›m. Sakinleştirici bir ilaç, dengeyi kurmak için bir ilaç, - ne dengesiyse bu - bir de ateş düşürücü. Bu ne işe yarar ki. S›rt›m ağr›maya başlad›. Taş›yamayacağ›m ben art›k yaaa!

Asl› - şu reçetedeki ilaçlar› alabilir miyim?
Eczac› - Ay tabii şekerim.

Adamcağ›z m› desem kad›ncağ›z m› bilmem ama bana döner dönmez gözleri yuvalar›ndan f›rlad›. Al›şmam m› gerekiyor bilmiyorum ki. Yani bunlar daha ne kadar böyle kalabilirler ki. Ya da daha ne kadar büyüyebilirler ki. Bi de bakm›fl›m ertesi gün sönüvermişler...

Asl› - Gözlerinizi memelerimden reçeteye uzatabilirseniz fazla beklemem san›r›m.
Eczac› - şey tabii tatl›mmm ama reçeteyi göremiyorum ki. kuzum öyle güzel göğüsleriniz var ki!
Asl› - Evet sonradan oldular. (Ben neler diyorum!)
Eczac› - Valla flekerim bunlar›n k›ymetini bil, bende sonradan olsunlar istedim ama yani ne diyebilirim ki bak ben de neler yapt›m neler ama nafile. Sahi senin estetikçin kim kuzum.
Asl› - Bak eczac› bey...
Eczac› - Ay flimdi dar›l›r›m ayol ne o öyle bey mey...
Asl› - Herneyse ben ilaçlar›m› alsam nas›l olur.
Eczac› - Tabii ki flekerim ama estetikçinin kapt›r›r›m diye söylemiyorsan dar›l›r›m. Ay k›zz nolur söyle kime gittin...

Allah›m ya neden neden... Bu a€›rl›k için ne yapt›m ben. Bilmem fark›nda m›s›n Asl›c›m ama sen giderek arabeskleşmeye başlad›n. Tamamen yap› taşlar›nda değişiklikler oluyor. Üstelik şu anda kendi kendine de konufluyorsun. Pekala madem büyüdüler ki bende zaman›nda bunu isterdim katlanacağ›z.

Asl› - Aloo, annecim merhaba, nas›ls›n›z.
Anne - A k›z›m Asl›. Asl› sen misin?
asl› - Anne benim dedim ya! neyse Yüksel hala yan›n›zda di mi?
Anne - Ha Yüksel’i mi istiyosun bi dakka bekle yavrum.

San›r›m bu gerçekler. Sen konufluyorsun ama kimse seni anlam›yor. Yükselle de konuflmam›n bi anlam› yok zaten. Ne diyeceğim ki ay Yükselcim art›k kocaman iki yast›ğ›m›z var, hem de çok yumuşak...

Bafl›m›n çaresine bakacağ›m art›k. Il›k bir dufl belki iyi gelir. Gerçi memelerimi ç›plak olarak görmeye al›flabilecek miyim bilemiyorum ama yapmam gerek. Sonra da biraz uzan›p yorgunluk atmakta fayda var. Sonuçta yapmam gerekenleri yapt›m doktora gittim, tahliller yapt›rd›m bundan sonras›n› beklemek gerekiyor. Kimseyi görmek, kimseyle konuflmak istemiyorum. Belki de art›k düşünmemeliyim.

Asl› - Efendim.
Sekreter - Asl› han›m, merhaba ben doktor Ahmet Kocagöğüs’ün muayehanesinden ar›yorum doktor sizinle görüşmek istiyor.
Asl› - Tamam...

Doktor - Asl› han›m iyi günler efendim. Sizinle test sonuçlar›n›z hakk›nda görüşmek istiyordum. Bugün gelmeniz mümkün mü?
Asl› - Kaç gibi sizin için uygun olur...

Koşam›yorum bile, koşmak ne kelime yürüyemiyorum ki. Boynuma bir ip bağlasayd›m keşke oradan sark›t›rd›m memelerimi. Hiç akl›ma gelmedi. 30’una kadar memesiz dolaş›p birden 100 beden oluverince insan ne yapabilir ki. Cidden ağ›rlar ve gittikçe sanki daha da ağ›rlafl›yorlar. şurdan taksiye bineyim bari.

Asl› - Ne kadar da dar bu kap›.
Taksici - Abla ben biraz iriyim demiyosunda...

Taksicinin hani adeta soyar bak›şlar›yla karfl› karfl›ya yaklaş›k yirmi dakikal›k bir yolculuk. Ama tabii şöyle de iyi yani var ki, ne kap›c›m, ne bakkal›m, ne de komşular›m beni görmediler. Ay aşağ›daki kuaför ç›rağ›n›n bak›şlar› san›r›m hayat›m boyunca haf›zamdan silinmeyecek bir hat›ra olacak bana. Tabii yolda karş›laflacağ›m insanlar› da hesaba katarsak...

Asl› - Ay ay ne yap›yorsun...
Taksici - Abla cam› kapatacakt›m... hihohohaaaa!
Asl› - Benim cam›mdan sana ne ya ben sana kapat m› dedim sanki.

S›k›şt›lar cama s›k›şk›lar inanam›yorum rezillik bu. Kaç kad›n›n memeleri araba cam›na s›k›ş›r ki. Ben dahil bir... Adam gülmekte hakl› ne diyebilirim ki, hiç bir şey. Sakinleş az kald›...

Sekreter- Merhaba, randevunuz var m›yd›?
Asl› - Evet yani say›l›r, doktor bey çağ›rd› bilgisi var.
Sekreter- Biraz beklerseniz kendisine haber vereyim.

Bir gün biliyorum ki bir gün herşey eskisi gibi olacak ve ben rahata kavuflacağ›m. Gerçi eskisinin ne olduğunu pek hat›rlayam›yorum ama san›r›m bir ara rahata ermiştim.

Bir hasta - Bebeğiniz kaç ayl›k.
Asl› - Bebeğim mi?
Bir hasta - E fley bebeğinizi emziriyorsunuz sand›m da...

Sinirlenmek yok, sakin olunacak, derin nefesler al›nacak ve kimseyle konuflulmayacak. Her ne kadar buras› bir psikolog muayehanesi olmasa da bunlar›n hepsi deli olmal›. Evet art›k biliyorum tüm dünya deli ve bir tek ben ak›ll›y›m...

Sekreter- Doktor bey sizi odas›nda bekliyor Asl› han›m.
Asl› - Teşekkürler.

Doktor - s›k›lman›za hiç gerek yok. Genelde hastane kap›lar› dard›r.

Gül gül içinde kalmas›n doktorcuğum. Zaten herkes gülüyor senin de gülmende bir zarar yok. Hem siz zaten delisiniz.

Asl› - Endifleli misiniz bana m› öyle geliyor.
Doktor - San›r›m bir sorunumuz var ama aç›kças› durum biraz kar›fl›k.
Asl› - kar›fl›k bir durum tam bana göre. Peki sorunun boyutu nedir?
Doktor - fiey nas›l söyleyeceğimi pek bilemiyorum, evliydiniz değil mi?
Asl› - Evet...

Yani bir kocam var ikinci el mikinci el ama bir tane var. Evet ya Yüksel’i annemde unuttum. Zaten bu hengame içinde hat›rlayacak halimde kalmad› ki.

Doktor - Asl› han›m... Bir ara dald›n›z... Evliliğinizde sorunlar m› var?
Asl› - Yok kesinlikle yok herşey yolunda. Sizi dinliyorum...
Doktor - Evet yapt›ğ›m›z testler sonucunda netice de hamilesiniz...

San›r›m beynimde şimflekler çak›yor. Nas›l yani ya... Tamam bu gerçekten istedi€im bir fley ama flimdi mi? istiyor muyum?

Doktor - Bu haber sizi mutlu etmeli.
Asl› - biraz şaş›rd›m, yani evet çocuk istiyordum ama biraz zamans›z oldu.
Doktor - şimdi buraya kadar her şey normal. Veriler hamile olduğunuzu gösteriyor ama san›r›m bebek olmas› gereken yerde değil.
Asl› - Ne demek bu?
Doktor - Aç›kças› bende tam olarak aç›klayam›yorum. Bu meslekte geçirdi€im zaman zarf›nda bende ilk defa rastl›yorum.
Asl› - ‹lk olmasa flaflard›m zaten.
Doktor - Efendim...
Asl› - sizi dinliyorum...

Gerçekten inanam›yorum. San›r›m büyüklerin söyledi€i sözler gerçekten dikkate al›nmal›. O gün gördüğüm k›z çocuğu beni çok etkilemişti. Ve işte bir bebeğim olacak ama bebeğim göğüslerimde büyüyor.

Eczac› - Ay merhaba sizi görmek ne güzel flekerim...
Asl› - Sizi de...
Eczac› - ‹laçlardan memnun kald›n›z m›?
Asl› - Aaa evet çok iyiydiler, bir iki kutu daha almay› düşünüyorum...

neden insanlar gereksiz muhabbetler açmay› severler ki.

Asl› - Ben hamilelik testlerinden alacakt›m.
eczac› - Ay inanm›yorumm. Umar›m gizli bir gebelik olay› değildir.
Asl› - Gizli mi?
Eczac› - Yani ne bileyim, hani ailenizden, akrabalar›n›zdan... Bu devirde normal bu valla. Ah ah keflke bende hamile kalabilsem. ‹nan öyle çok isterdim ki. fiimdi ki k›zlar yap›yorlar yap›yorlar, sonra da ald›r›yorlar. Yani öyle gizli gizli olunca tabii.
Asl› - Yahu sana ne! Öyle bile olsa sana ne! Gö€üslerime de bakmay› kes. Hemen flu testi ver ve paras› neyse söyle.
Eczac› - Sen de bir haller var kuzum. Hamilelikten olsa gerek. Hiç can›n› s›kma. Sen yap ben bakar›m ayol...

Ya evet ne demezsin. Seninde memelerinde bir bebeğin olacak olsayd›. Evet gizli bir hamilelik değil ama insan› sür manflete tafl›yacak cinsten bir fley bu. Umar›m bu doktor ağz›n› s›k› tutmay› becerebilir. Bir bebe€im olacak ve ben sevinemiyorum bile. Acaba Yüksel’i durumdan haberdar etsem mi?

fiu çay›m› içeyim ve ondan sonra ne yapaca€›ma karar vereyim. can›m sigara istiyor ne olacak flimdi. Tutmal›y›m kendimi. Evet konuyu bir kuca€›m›za yat›ral›m. Hamileyim, yaklafl›k beş ayl›k bir hamilelik yağ›yorum. Bebeğim, olmas› gereken yeri sevmediği için biraz daha yukar›lara ç›kmay› denemiş ve karn›m yerine memelerime yerleşmiş. doğrusu her iki tarafada güzel yay›lm›ş oranlarda bir bozukluk yok. Eh art›k saçmalamaya da al›flt›m nas›l olsa. Peki bu durumda daha dört ay›m var demektir. Ve bu dört ay içinde memelerimin yani bebeğimin büyüme olas›l›ğ› var. Ama çok da fazla değil yani yüz on numara falan olabilirim. Ağlamak istiyorummmmmmm.

Acaba bu olay psikolojik mi? can›m herşeyi çekiyor neredeyse. şöyle bir çilekli pasta üzerinde de dondurma, kar›ş›k fena olmazd› hani. Ya da bir çizburger. şöyle bir kaç dilim peynirli, peynirler yanlardan taflacak cinsinden, üzerine de bir sosisli...

Asl› - Sağol Nurettin bey, borcum ne kadar?
Kap›c› - şey abla yüzünü göremiyom ki söyleyeyim.
Asl› - Nurettin sinirlerimi z›platma istersen yüzümü görmenle ne alakas› var yahu, ne kadar!
Kap›c› - Abla bakkal 12 milyon dediydi. Ama şey sende baya ac›km›ş olmal›s›n. Hani bu kadar sipariş olunca. Sen kilo mu ald›n da saklan›yon...

Ya sab›r, sab›r, sab›r... Mahallenin diline düşmüşüz anlaş›lan. Yok art›k sokağa da ç›kam›yacağ›m. Ay bana ne yahuu. Bakkaldan bana ne, nurettinden bana ne, ben aç›m aç...

Serap - fieker nerelerdesin yahu? kayboldun gene, neler yap›yorsun.
Asl› - günayd›n serap. Gece yemek yerken uyuya kalm›ş›m.
Serap - Sen yemişsin ama gel şöyle bir brunch olay› tak›lal›m diyecektim.
Asl› - Tamam yar›m saate haz›r olurum.

Maraton başl›yor, saklanma konusunda yak›nda kitap yazacağ›m. şunu da giydim mi tamamd›r. Of ya insan hamile kal›p ta kimseye birşey söyleyemez mi söyleyemez iflte.

Garson - Başka bir şey istermiydiniz?
Asl› - Durun durun ben daha bitirmedim ki. Üstüne de çikolatal› muhallebi istiyorum. Çilekli dondurman›z var m›?
Serap - şeker bi sakin olsan diyorum. dur daha yeni geldik yiyeceklerini ara ara da söyleyebilirsin de bunlar›n hepsini yiyebilecek misin, bi nefes al.
Asl› - tamam çilekli dondurmal› muhallebiyi de ilave edin sonra devam ederim. Ya öyle bakmasana can›m çekiyor ne yapabilirim.
Serap - Garson çocuk gözlerini faltaş› gibi aç›p verdi€in sipariflleri yakalamaya çal›ş›yordu valla. Nedir fleker senin durumun. Yani bu meme olay› seni baya bi stres yapt› galiba.
Asl› - San›r›m sana söylememde bir sak›nca yok. Yani şimdi duyacağ›n, yani söyleyeceğim şey öyle bildiğin gibi bir şey değil.
Serap - E hadi şeker uzatmada söyle.
Asl› - Ben hamileyim Serap.
Serap - Nee! ‹nanm›yorum. Kesinlikle çok güzel şeker. Ne zaman öğrendin. Kaç ayl›km›fl?
Asl› - Ama daha önemli bir şey var. hamileyim ama...

Serap hala şokta. Gerçi ben bu duruma al›flt›m yani ne var ki. Hani biraz yukar›da olmas›nda bir zarar yok ki. San›r›m bundan sonraki dört ay› evde geçirmemde fayda var. Hem bu ağ›rl›k, hem de insanlar... Zaten mahalle de beni konufluyor. Ama dört ay sonra da c›rt diye ben çocuk yapt›m diyemem ki. En iyisi Yüksel’i çağ›ray›m, yast›k tak›p hamile numaras› çekeyim, sonra da kalan zaman›m› evde yemek yiyerek geçireyimmm.

Asl› - San›r›m ben flansl› bir kad›n›m. Yani senin gibi bir efl bulmak kolay de€il.
Yüksel - Benim için önemli olan senin sağl›ğ›n ve sağl›kl› bir bebe€imizin olmas›.
Asl› - Gerçekten teflekkür ederim. Gösterdiğin incelik ve anlay›fl için.

Gerçekten ben bu adam› nas›l buldum ya. Hiç sesi ç›km›yor, sadece iyiliğimi düşünüyor, stres yaratm›yor, k›zd›rm›yor, ne desem yap›yor... Çok s›k›c›...

Asl› - Yüksel çabuk taksiyi çağ›r... Sana diyorum, taksi, ambulance ne bulursannnn.
Yüksel - tamam sakin ol şimdi geliyor. Aşağ› kadar taş›mam› ister misin?
Asl› - Yeter ki götür ama nas›l istersen götür.

Biraz korkmuşum anlaş›lan. Doktor sorun olmad›ğ›n› söyledi ama Yüksel’e sorsan›z birçok tan›mlama yapabilir. Ne bileyim daha önce hiç doğurmad›m ki. Yani ne sanc›s› nereden bilebilirim ki. Biraz fazla yemiflim anlafl›lan ve s›k›flt›rm›fl. Aman allah›m neydi o öyle, korktum gerçekten. memelerim ve asl›nda bebeğim ve ben demeliyim san›r›m, gayet iyi durumday›z. O bir k›z... şimdilik gayet sağl›kl›. Annesi gibi olacak san›r›m 4 kilo 750gr. doğmuşum benim minik k›z›m da şimdiden 3.5 kilo kadar geliyor.

Son bir ay kald› ama ben hala bu bebeği nas›l doğuracağ›m› bilmiyorum. Yani memeden çocuk nas›l ç›kar ki? Tabii ki bu sorular› kendi kendime soruyorum. Doktorum güvenilir mi bilemem ama bir yolu var diyor. Öyle ya da böyle k›z›m kuca€›mda zaten...

Do€uma son iki hafta kala...

Eczac› - Ay ay ay kimleri görüyorum. Anne k›z nas›lda sal›n›yorsunuz.
Asl› - Merhaba, bizi korkuttu birazc›k ama flimdilik iyiyiz.
Eczac› - fiekerim yani ne diyebilirim ki sana. Çocuğun bafl›n› döndüreceksin, dur bakiyim flu memelerini iyi bağla, aaa! acayip sallan›yorlar.
Asl› - Ya evet ne demezsin, neyse flurada bir soluklanay›m.
Eczac› - Valla kuzum sana bu hamilelik acayip yarad›. Yani yüzün gözüm pek güzellifltin. Nas›l k›z olacak bu seninki bilmem...
Asl› - Ne diyosun sen allah aflk›na!
Eczac› - Hani k›z annenin güzelli€ini al›r, erkek güzellefltirir derler ya ordan fleettim.
Asl› - K›z olacak flekerim sen hiç merak etme. Has be has k›z.
Eczac› - Ay tamam be sinirlenme allah allah... ver bakiyim reçeteni ne yazm›fl gene sana benimki.

Bu insan beni hem güldürüyor, hem k›zd›r›yor. Ne diyebilirim ki sana esmofl...

Asl› - Ayyy! Ayyyyy!
Eczac› - Neler oluyor tatl›m.
Asl› - Bilmiyorum, birileri belimi kesiyor sanki.
Eczac› - Ay inanm›yorum k›z yoksa burada m› doğuracaks›n...
Asl› - Nefes al, nefes ver, al, ver, al, ver... Birilerini bul esmofl geliyorrrr!
Eczac› - Kuzum geliyor da nereden geliyo, nerenden ç›kacak bu...
Asl› - Uf, uf al ver, al ver... esmofl bilmiyorum nolur doktoru bul... al ver, al ver...

Allah›m kimse birfley bilmiyor, san›r›m korkma vakti geldi. Ne yapaca€›m ben, k›z›m benim...

Doktor - K›z›m›z aceleci galiba, sakin olun korkacak bir şey yok.
Asl› - Ne demek sakin olun, nas›l ç›kacak bu çocuk?
Doktor - flimdi seni sedyeye yerleştirip hastahaneye götüreceğiz ve orada doktor arkadafllarla bebeğini dünyaya getirmene yard›mc› olacağ›z. fiimdi sakin ol olurmu tatl›m.
Asl› - Esmoş nolur sende gel...
Eczac› - Kaç›r›r m›y›m bitanem tabii ki, hemen... yaflas›n doğum görecemmm!.
Asl› - Esmoş nolur yan›mda ol olur mu?
Eczac› - Sen gözlerini kap›ycan, aç›can ki k›z›n kollar›nda... hiç merak etme tatl›m, herşey yoluna girecek. Onlar ç›karamazsa ben ç›kar›r›m...
Asl› - Sağol esmoş...

Bir kaç saat san›r›m ama bana y›llar gibi geldi. Doğum sanc›s› ne demekmifl anlad›m. Gerçi tarif et deseniz edemem yaflamak laz›m. Doğum boyunca Esmofl benimleydi. K›z›m› kucağ›ma ald›ğ›mda gözlerindeki yafl beni çok etkiledi. söz senin içinde doğuracağım bi tane dedim. Hala bebiflimi nas›l ç›kard›klar›n› bilmiyorum, Esmoş’da anlatmad›, görüntü pek hoş değildi san›r›m. Doktor tarihe geçti her zamanki gibi... Doğuma giren bütün ekip t›p dünyas›nda ödül ald›. Esmoşta aralar›na kat›ld›ğ›ndan çakt›rmadan oda bir plaket kapm›fl.

Tüm dostlar›m yan›mdayd›... Her ne kadar bana al›flamasalarda, k›z›ma al›flacaklar›n› san›yorum.

Kap›c› Nurettin mahalleli ad›na bir yar›m alt›n getirdi. Abla yar›m ald›ğ›m› söylersin ha mahalleliye diye de tembihledi.

Gazetecilere benim ve k›z›m›n kimli€i aç›klanmad›. Bak bu da normal olmayan bir davran›fl ama... bu gerçekten iyi oldu... gerçi duymayan kalmad› ama olsun onlar bizim mahalle...

Annemler her zamanki gibi önce benim k›zlar› olup olmad›ğ›m› ard›ndan da torunlar›n›n gerçek olup olmad›ğ›n› anlamaya çal›fl›yorlard›. Hoppadanak kucaklar›na at›verince k›z› anlad›lar neyseki doğru odada olduklar›n›.

Yüksel çok sevindi k›z› görünce. Ama benim bir karar vermem gerekiyordu. Yüksel her zamanki gibi bunu da anlay›flla karfl›lad›. Asl›na bakarsan›z ona da birfleyler vermifl olmal›y›m ki migrosa raflara dönmek istemedi. kendi hayat›n› yaflamaya karar verdi.

Vee k›z›m... ad› SU... dünya tatl›s› bir varl›k... kocaman omlet gözleri var... minicik bir burnu, koklamaya doyulmayacak kadar güzel bir kokusu. konuflmaya bafllad›€›nda ilk soracağ›m fley kendine yer olarak neden memelerimi seçtiği olacak. y›lanlardan korkuyorum diyebilir do€al olarak -bağ›rsak olay›-. Korkuyorum aç›kças›, minik bir varl›kla yola devam etmeye. baflaraca€›m›zdan hiç kuflkum yok ama... flimdiden bana bak›p gülümsüyor bile...

Malesef anlad›m ki normallik bana göre değil. Vars›n herfley baflka olsun, yaflamla hayal birbirine kar›fls›n ama herfleyin bir tad› olsun. Belki bir tek ben deliyim herkes ak›ll›... belki de bir tek ben ak›ll›y›m sizler deli...

aaa! bu arada bundan sonra k›z›m da yan›mda...

Tabii bundan sonras›nda neler gelir bafl›ma bilemem. Hiçbirfley birdenbire olmuyor ki, herfleyin bir süreci var sonuçta. Yavafl yavafl ama kesin bir oluverme tüm yaflad›klar›m›z.

ayaklarım çalındı

2. bölüm
Ayaklarım çalındı...

Eski mahalleme taşındım. Doğup büyüdüğüm yere. Burda herkes tanıdık, sanki daha güvenli gibi geldi açıkçası. Tüm istediğim sakin ve huzurlu bir yerde çalışmaktı aslında. Herşeyi bir kenara koyup sadece işime konsantre olmaya çalıştım. Masal bu ya bırakmadı peşimi...

Amannn allahımmmm!... Ayaklarım...

Kesin karar verdim bir günüm dahi düzgün geçmeyecek. Nasıl oldu bu anlayamıyorum. Nasıl oldu da hissetmedim hiç birşey. Uyku da bu kadar ağır olmaz ki. Olmuş işte... Yaşamın benle bir alıp veremediği olsa gerek diyorum ama niye ki. Sakin olmalıyım, panik yok... Niye bennnn! Niye benim ayaklarım. Napmalıyım şimdi. Offf, derin nefesler, sakin bir kafa ve polisssss!

Aslı - Evet doğru duydunuz çalınmış ve yerine tahtası yerleştirilmiş. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Tabii de nereden bilebilirim ki. hayır niye olduğunu da bilmiyorum. Hayır baflka birfley alınmamış memur bey. Evet bütün evi dolaştım. Tabii ki evdeydim memur bey çalınan şey benim ayağım diyorum size.

inanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Ayağım resmen çalınmış. ince ince ameliyat yapar gibi gerçeklerini çalıp yerine tahtalarını bırakmış. Ne yapacağ›m şimdi ben...

Asl› - Alo Ayça...
Ayça - Günaydın şekosum naber?
Asl› - Ayça şey biraz bana kadar gelebilir misin? Daha doğrusu gel nolur. Konuşmal›y›z.

şimdi biraz oturayım ve sakin olayım. En az›ndan tahta mahta yerine bir ayak b›rakm›şlar ya ona da şükür. Yani bu kadar da olamaz ki diyor insan ama oluyor demek ki. Ne bileyim bende mi sorun var anlayam›yorum. Tamam uyumsuzum hatta bazen bu dünyadan olmad›ğ›m bile geliyor aklıma ama bu kadarı da fazla. Daha yeni yeni kendime geliyordum. Of allahım offf. Bir bardak çay ve birşeyler yemeliyim.

Asl› - Ayça hemen gelmişsin.
Ayça - şekoşum acil dedin b›rak›r m›y›m seni.
Asl› - Sağol, gel içeri şöyle.
Ayça - Sen topall›yosun ayol. Neler oluyor allah aşk›na. Biri mi sald›rd› ne oldu?
Asl› - Valla anlayamadan oldu desem doğrudur.
Ayça - K›z›m sen yap›yorsun valla. Biraz dik durmas›n› öğreneceksin ne bu böyle. K›ym›k batar ayağ›na topallars›n sen.
Asl› - Ayçaaa! Söylenmeye başlayacaksan çekemeyeceğim. Derdim dert yani. Dinleyeceksen sus otur dinle tamam m›?
Ayça - Tamam kahve var m› onu söyle...

Ve karş›n›zda Ayça. Hani herşeye bir kulpu olanlardan. Neyse en az›ndan durumun ciddiyetini kavram›ş olmal›. Baş›m tutacak gibi. Halime a€lamak istiyorum ama buna zaman›m yok san›r›m. Ayaklar›m da s›zlamaya bafllad›.

Ayça - şaş›rd›m valla. Nas›l olurda böyle bir şey olur anlamak zor. Ama tabii senin bafl›na geldiyse durmak laz›m.

Anlama konusunda yan›lm›fl olmal›y›m. Bu k›z›n beni anlamas› zor. Biz ayr› dünyalardan gelmifliz unuttum yine...

Asl› - fiimdi bekleyeceğim. Polise de haber verdim. Gerçi iyi mi yapt›m bilemiyorum ama ne yapabilirdim ki. Yani sonuçta bu h›rs›zl›k...
Ayça - Kim olabilir diye soracağ›m ama...
Asl› - Tek bir isim geliyor akl›ma o da Mehmet. Ne bileyim manyakça gelecek belki ama ayak fetişistiydi. Polise de bunu nas›l aç›klayacaksam.
Ayça - Önce bi doktora falan gitseydin. Ne bileyim belki bi aç›klamas› vard›r. Hani kendili€inden böyle olmuş olabilir mi ayaklar›n.

Eee tabii bu kadar saçma şey içinde k›z da baflka ne düflünebilir ki. Mant›kl› bir soru kendince. Panik atak sendromumu yeniden nüksettirmeye pek niyetim yok ama belki de piskiyatristimi arasam fena olmayacak. Acaba halisünasyon mu görüyorum.

Asl› - Merhaba, ben Asl› nas›ls›n?
Psikiyatr - Merhaba, iyiyim ya sen?
Asl› - ‹yi olmaya çal›ş›yorum desem. Bugün sana uğrayabilir miyim?
Psikiyatr - Hastahanedeyim buraya gelmek ister misin, yoksa ofise geçince mi arayay›m.
Asl› - Müsaitsen oraya gelmeyi tercih ederim. Mesafe daha yak›n. şu aralar yürüme problemi yaş›yorum da.
Psikiyatr - Hay›rd›r...
Asl› - Gelince anlatay›m istersen, pek kolay anlaş›lacak bir şey değil.

Evet flimdi bombard›mana haz›rlan›p sokağa ç›kman›n zaman›. Bir bu eksikti, ad›m att›m karfl›mda Mücahit abi. Mahallenin bakkal› olur kendisi. Herfleyi bilir, herfleyi duyar, her fley için de bir an›s› vard›r mutlaka. fiimdi binbir soru ve binbir nasihat, dinleyemeyece€im seni Mücahit abi.

Bakkal - Aaa Asl› k›z›m, ayağ›na ne oldu bakiyim senin. Topall›yor gibisin hafiften.
Asl› - Yok bir şey ya incinmiş san›r›m.
Bakkal - Bak geçenlerde benim de olduydu. fiu küçük merdiven ç›k›nt›lar› yap›yor insana ne yap›yorsa. Görmedim, tökezleyiverdim. Ondan sonra günlerce uğrafl dur. Doktor falan. Bizim yan komşu, hani flu ikinci katta oturan doktormuş istersen gidever de bi göster. Sonra neme laz›m bin birtürlü şey...
Asl› - Sağol Mücahit abi acelem var...

Sakin ol, derin nefesler al, ruhuna dikkat et. Stressiz bir hayat bana göre değil zaten bunu anlamam uzun da sürmedi.

Asl› - Önüne baksana be adam...
Taksici - Sen de kenardan yürüsene be kad›n.
Asl› - Hem suçlu hem güçlü. Yollar ›slak görmüyor musun?
Taksici - Eeee sende zaten topall›yon acele et geçerken...

Lanet herif ya, lanet. Topal dedi bana. O kadar farkediliyor mu? Ben niye hiç anlam›yorum ki. Allah allah yok iflte bi fark ayak ayakt›r yani. Biraz ac›t›yor, sanki biraz da küçük. Of ya offffffff.

Görevli - Pardon hanfendi siz buradan geçebilirsiniz.
Asl› - Ne niyeymiş o, her zaman buradan geçiyordum.
Görevli - fiey sakatlar k›sm› buras› size kolay olsun diye.

Sakatlar k›sm› ha. Ne kadar ac›mas›zca bir laf bu. Bu muydu amac›n, bu muydu... Ne istedin yahu benden. Sapasağlam bi aya€›m vard› onu da...

Delikanl› - Siz geçin böyle.
Asl› - Yok sağol böyle iyiyim.
Delikanl› - Yok abla yaz›k sana, ben inecem zaten...
Asl› - Yeterrrrr! Benim bifleyim yok tamam m›! Sadece sendeliyorum hepsi bu. Bifleyimmmm yokkkkkk!

Rezil oldum. Niye bu kadar kast›m ki anlamad›m. Herkes şaş›rd› tabii. Sonuç onlar bana ben onlara uyumsuzuz. Allah›m ne olur bana sab›r falan ver. Bu ayak da ac›tmaya bafllad› bileğimi. Daha rahat bir şey koysayd› bari yerine. Ne bileyim plastik olabilirdi belki. Daha az ac›t›rd› kesin. Yumuşak olurdu... Ay neler diyorum ben...

Asl› - ‹yi günler Dr. Meltem han›m› görecektim.
Resepsiyonist - Randevunuz var m›yd›?
Asl› - A evet befl dakika kadar geciktim san›r›m hatta.
Resepsiyonist - Beni takip edin lütfen.

Aman allah›m bu da ne? Nas›l olur bu daha demin görmüfltüm...

Bakkal - Aaa! Asl› k›z›m doktora m› geldin?
Asl› - Bir arkadafl›m› ziyaret edecektim.
Bakkal - Bak gördün mü flu ifli benim de sana söylediğim doktor burada. Bende senden sonra bir panik hemen randevü al›p geldim. Ayağ›m sanki biraz şişti gibi geldi. Bak bak görüyor musun, kesin damar damar üstüne bindi. Gel hemen senide gösterelim.
Asl› - A şey sağol Mücahit abi ama önce arkadafl›m› görmeliyim.

Sekreter - (deli muamelesi yapar gibi) Asl› Çerçeve? Psikiyatrist Dr. Meltem han›m sizi bekliyor.

Mücahit abiyle bir gözgöze bak›şma sahnesi, ben ne yapabilirim şeklinde bir gülümseme, acaba hangisi daha iyiydi aya€›m›n tahta olmas› m›, psikiyatriste gelmem mi pek kestiremiyorum ama çarçabuk bir el edip s›yr›ld›m oradan. Her ikisi de mahalle de bir cad› kazan› oluşturacak kadar büyük hadiseler. Tabii bu Mücahit abiye göre.

Psikiyatr - Merhaba Asl›, gelsene içeri.
Asl› - (San›r›m uzun zamand›r gördüğüm ve içime su serpecek kadar iyi gelen tek yüz). Merhaba can›m, san›r›m çok kötüyüm...

Psikiyatr - Hayli zor bir durum. Nas›l aç›klamal› bilmiyorum.
Asl› - Al benden de o kadar. Hani deli miyim diye düflünmüyor değilim. Yani uyduruyo muyum diye. Ama ayağ›ma bakt›ğ›mda yok bu gerçek diyorum. Geçen sene yaflananlar› da biliyorsun. Hep seni mi buluyor diyeceksin valla evet. Ayağ›ma bakt›n di mi gerçekten tahta?
Psikiyatr - şey san›r›m evet, bunda flüphe yok. Polis ne dedi bu duruma?
Asl› - O anda evde miydiniz diye sordu?
Psikiyatr - Mant›ksal gerçeklik üsüne doğru bir soru. Ama...

Evet ama... mant›ksal bir gerçeklik var diyemiyoruz. Neyse biraz kendime geldim en az›ndan. Panik atak sendromu de€il, flizofren ya da benzeri piskolojik aç›klamalar yap›lamaz. Sadece talihsiz bir durum. Öyleyse gerçek hayattay›m... Ve ben bu hayata ayak uydurmakta cidden çok zorlan›yorum. Hele de bu tahtalarla...

Asl› - Efendim, ha evet polis bey. Tamam yar›m saate kadar oraday›m.

Yol t›kal›ym›ş oraya kadar giremezmifl. Yahu ben patronuma can›m s›k›ld› çal›flamayacağ›m buraya kadar diyemiyorum ki. Taksicisin ad› üstünde taksi. Bu iflten para kazan›yosun kardeflim nas›l olurda bu yol kapal› gidemem dersin ya... Hepiniz ayn›s›n›z yar› yolda b›rak›p gitmeyi pek seviyorsunuz. zaten yürüyemiyorum. Al›şt›m m› nedir asl›nda art›k topallam›yorum san›r›m. Neyse geldim zaten adam›n ad› neydi, hah burada yaz›yor.

Asl› - şerafettin Tahta’y› görecektim.
Memur - şu taraftan, ilk aradan sağa dönün üçüncü kap›.
Asl› - Teflekkür ederim.

Memur 2 - Kime bakm›flt›n›z?
Asl› - şerafettin Tahta’y› görecektim.
memur 2 - Amirim yan binada, bekleyin biraz gelir flimdi.

Memur 3 - Kimi bekliyorsunuz han›mefendi?
Asl› - (Ya sab›r). Amir beyi bekliyordum.
Memur 3 - Ha tamam bekleyin.

Başka birileri de sorar diye şu önüme bir kağ›t assam m› acaba. Sağ›r dilsiz taklidi yapar›m. Zaten ayaklar›m da yok... Sonra da dilencilik yap›yorum diye koyuversinler içeri. Belki o zaman biraz uyuflabiliriz bu hayatla.

Amir - Kimi bekliyosun k›z›m?
Asl› - San›r›m sizi amir bey.
Amir - Ha ha ha! sevdim bu cevab› gel bakal›m içeri. şu h›rs›zl›k olay› m›?
Asl› - Evet amirim yar›m saat önce bir memur aram›şt› sizi görmem gerekiyormufl.

Asl›nda pek de hayalimdeki amir gibi olduğunu söyleyemem ama komik birine benziyor. Hafif t›knaz, kafas› da kelleşmiş. Hani filmlerde vard›r söyle yak›s›kl›, kasl› iri yar› komserler. H›rs›z k›zla tan›’›r ard›ndan büyük bir ask yasarlar. Ya da yan›nda çal›san polis k›zla. Ne zor bisey asl›nda yani ya h›rs›z ya da polis. Her ikisi de is meselesi... ama zaten bu amirin uzaktan yak›ndan hiç bi alakas› yok o filmdekilerle...
Amir - Evet evet. Bizim çocuklar›n akl›n› kar›flt›rm›fls›n biraz. Ne istiyon bakal›m bi konuşal›m dedim. Hani öyle gazetelere falan ç›kmak istiyosan... (pis bir s›r›tma yüzünde) böyle olmaz o işler.
Asl› - şey san›r›m olay size garip geldiği için inanamad›n›z tabii. Ama inan›n gazetelerde yer almak gibi bi amac›m yok. Öyle olsa zaten sizin yerinize onlar› arard›m. Güzel bi manflet sizce de öyle değil mi?

Eee hakl› tabii adam günde kaç kişi ayağ›m çal›nd› diye ihbar yap›yordur ki. Gerçekten acaba bu konuda da bir ilke mi imza atm›ş oldum... Nas›l ç›kacağ›m ben bu işin içinden allah›m yard›m et demekten başka bir şey gelmiyor akl›ma.

Amir - Ak›ll› bir k›za benziyorsun, k›l›€›n k›yafetinde yerinde. Anlat bakal›m şu hikayenin gerçeğini de bir çözelim olay›.
Asl› - ‹lk önce deli olmad›ğ›m› bilin isterim, hakl›s›n›z bafl›ma gelenler öyle s›radan bir şey değil ama geldi işte. Bu konuda da çok fazla ses ç›kartmadan halletmek istiyorum bu olay›. Sonuçta bir kocam var ve onun bu olaylardan pek haberi olsun istemiyorum.

K›sa da olsa bir kahkaha daha. Tabii adam başka ne yapabilir ki.

Asl› - Bir di€er konuda flu k›sa kahkahalar›n›z› kesmenizi isteyece€im. Haliyle sinirim bozuluyor. Sessiz bir şekilde dinleyecekseniz anlatmaya bafllayay›m.

Amir - Öncelikle böyle bir duruma gülmeyip de ne yapay›m. Unutma ki bir emniyet amirinin karş›s›ndas›n. Tamam anlad›m ki durum ciddi. Sessiz kalmaya bir şey diyemeyeceğim ama dinleyeceğim.
Asl› - Kötü bir gün geçiriyorum. Sanki herkes... Neyse konuya dönelim. Eşimi bir müddetliğine ailemin yan›na göndermifltim. fiu aralar bir kitap üzerinde çal›ş›yorum. Yazar›m anlayacağ›n›z. Kafam› dinlerim biraz da sakin bir ortamda çal›ş›r›m diye düşünmüştüm. Dün öğlen gibi eflim gitti. Bende sonra biraz çal›flt›m. Kapt›rm›ş›m kendimi kafam› kald›r›p saate bakt›ğ›mda gece 2.00 civar›ndayd›. San›r›m bir saat daha çal›şt›ktan sonra yatt›m. Ondan sonra ise hiçbir şey hat›rlam›yorum. Sabah saat 11.00 gibi kalkt›m banyoya yönelince ayağ›mda bir şeyler hissettim.
Amir - 11.00 gibi kalkt›n.
Asl› - Evet. Sonra ayağ›m biraz ac›yordu, elimle aya€›m› ovalamak isteyince...
Amir - Gece bir şey duymad›n yani.
Asl› - şey ne diyordum, evet elimi ayağ›ma götürdü€ümde ayaklar›m›n tahta olduğunu gördüm. tabii doğal olarak şaş›rd›m. Rüya falan görüyorum zannettim. Ama gerçektiler. Canl›, kanl› etten uzuvlar›m ayaklar›m›n yerine tahtalar› duruyordu. Yani bu durumda gerçek ayaklar›m çal›nm›ş yerine de tahtalar› b›rak›lm›şt›. Bunun bir h›rs›zl›k olduğuna karar verdim. Sonuçta bu bir h›rs›zl›k değil mi? Benim haberim olmadan ayaklar›m al›n›yor. Hemde kendi evimden, izinsiz bi şekilde yani.
Amir - Sende evdeydin yani o biri girdiğinde.
Asl› - (A€lamak ........?) Evet, evdeydim çünkü çal›nan ayaklar benim ayaklar›m. Yani vücudumun bir parças› olan ayaklar›m.
Amir - H›mmm! Peki ya kocan...
Asl› - Eşim gitmişti.
Amir - Geri gelmiş olabilir mi? Yani anahtar› olmal›?
Asl› - şey asl›na bakacak olursan›z onun anahtar› yok. Yani o şey nas›l söylesem.
Amir - P›s›r›k m›? Hani vur ağ›z›na al lokmas›n› gibi...
Asl› - Tam öyle değil, şey ben onu marketten alm›şt›m. Yani ikinci el kocalardan. Belki duymuşsunuzdur. Maçka’daki Migras’ta sat›l›yor. O nedenle pek bi etkileri yoktur.
Amir - Anl›yorum. Duymuştum o dediğini. Benim han›mda benim yerime alacağ›n› söylüyor da... Peki anahtar› olan baflkalar› var m›? Yani kap› zorlanmam›ş san›r›m. Hani şüphelenebileceğin birileri var m›?
Asl› - Evet, yani zorlanmam›fl. Saat üçten sonra olmufl olmal› olay. Uykum ağ›rd›r biraz. Anahtarla da aç›ld›ysa duymam›fl›md›r. Bilemiyorum ama eski erkek arkadafl›mdan flüpheleniyorum biraz. Tabii bi kan›t yok elimde.
Amir - Evlenip barklanm›ş›n anahtar var m›yd› ki hala onda.
Asl› - Ben evlendikten sonra ‹spanya’ya gitmiflti. O da başka bir hikaye ama ondan sonra da onu görmedim aç›kças›. Anahtar› vard›, ama bilemiyorum ki.
Amir - H›mmm!
Asl› - H›mmm ne?
Amir - Yani olabilir ama başka şeyler çalmak varken niye ayaklar›n› çals›n ki.
Asl› - şey fetişistlik nedir bilir misiniz?
Amir - Bi çeşit manyakl›k olmal› öyle şistler falan girdi mi işin içine.
Asl› - (bu sefer gülme s›ras› bende, san›r›m bozuldu adamcağ›z). şey evet, (tutam›yorum ki kendimi, sinirlerim bozuldu).
Amir - Gül gülde rahatla biraz bayaa bi s›k›nt› çekmişin anlaş›lan.

Bu iyi işte art›k anlafl›yoruz san›r›m. Sigaras›n› da ç›kard›ğ›na göre, bende yakabilirim. Uzun zaman oldu içmeyeli. Yani tek tükleri saymazsak. Ama bu özel bi durum. Gerçi özelli€i de kalmad› ki art›k.

‹ri yar› bir adam amir bey. Hafiften kel. Ama sert görünüflü ona biraz da komik bir ifade tak›yor san›r›m. hayat›mdaki bir di€er karikatür sayfas›nda...

Amir - (Küçük bir kutuyla konuşuyor şimdi). Oğlum benim odaya iki çay getirin. Çay içersin di mi?
Asl› - Evet lütfen. Eski sevgilim bir ayak fetiflistiydi. Yani ayak sevici gibi bir fley. Ayakla ilgili olan herşeyi severler. Ellemek, koklamak, ne bileyim ayakkab›lar› seyretmek, ayaklara oje sürmek gibi.

Aman allah›m adama neler anlat›yorum. Gözleri faltaş› gibi oldu. Acaba kendinde de benzer şeyler mi var?

Çayc› - Amirim çaylar› getirdim. Baflka bi isteğiniz var m›yd›?

Sağol çayc› çocuk sağol. Biraz daha kal içerde ne olur.....

Amir - Enteresan...
Asl› - Eeee şey, evet böyle aç›k konufltuğum için kusura bakmay›n amir bey ama olay› başka nas›l aç›klayabilirdim bilmiyorum. ‹şte bu nedenle de flüphelerim onun üzerinde yoğunlaş›yor. Ne bileyim dönmüfl ve bana k›zm›ş olabilir. Yani evlendim diye. Hani öyle kesin bir ayr›l›k konuşmas› yapmam›şt›k. Ama bu benim değil onun hatas›yd›. Yani konuşamama gibi bir sorunu vard›. Ayr›ld›ğ›m›z› bile söylemedik birbirimize. Ama bilirsiniz erkekler hep böyledir. Yani ne bileyim konuflamazlar, söylemek istedikleri çok şey vard›r ama...

Ay ben neler anlat›yorum yahu. Adama bitmiş ilişkimin kriterini yap›yorum. Üstüne üstlük erkeklere at›p tutuyorum. Tamam art›k Asl› susma zaman›.

Asl› - Siz ne diyorsunuz bu duruma?
Amir - Kar›ş›k bir durum tabii. ‹yice araşt›rmak laz›m. Evin heryerini arad›n›z m› iyice?
Asl› - Evet.
Amir - Öyleyse bir arama emri ç›kart›p senin şu eski sevgiliye gidelim bakal›m.

Olan oldu art›k. Baflka çarem yoktu. Bu tahta ayaklarla gezmek istemiyorum. Kimin bafl› belaya girecekse girsin. Taksiii!

Üf ya ekmek saatini kaç›rd›m gene. Kap›c› da sa€olsun ekstra bir şey için k›ç›n› kald›rmaz. şöyle bir göz atal›m. Hah Mücahit abi yok bakkalda. Hemen içeri giriliyor ekmek al›p kaç›l›yor.

Asl› - Merhaba bir ekmek alacakt›m.
Bakkal ç›rağ› - Merhaba abla, taze geldiler kutudan alabilirsin.
Asl› - Paray› b›rak›yorum.
Bakkal ç›rağ› - A dur dur abla Mücahit abi sana bi kağ›t b›rakt› mutlaka ver dedi.

Allah›m ya sözcükler yetmiyormufl gibi bir de kağ›t kalem kullan›yor bu adam. Neyse en az›ndan sessiz sözcükler kafa ütülemez. Ne yaz›yomuş bakayim. şu anahtar neredeydi ki. Allah allah, nereye koydum ben anahtar›. Kap›y› kitlemedim mi evet kitledim. Yo hay›r kitlemedim. Peki ya anahtar...

Asl› - A Fatmac›m kusura bakma yahu, anahtar›m› bulamad›m da yedek vard› ya sende onu alay›m dedim.
Karfl› komşu - A merhaba Asl› abla. şey anahtar› dün Yüksel bey abi ald›yd›. Kap›da kalm›ş açamam›ş seni de rahats›z etmek istememiş.
Asl› - Nas›l yani. Kaç gibi oldu bu.
Karfl› komşu - Bilmem ki ben ikindi namaz›m› k›l›yordum.
Asl› - Fatmac›m iyi de ikindi namaz› kaç sular›nda k›l›n›yor.
Karfl› komşu - San›r›m üç gibi olmal›.

Bir bu eksikti. Nas›l gircem ki ben bu eve flimdi. Çilingirlemi uğraş›cam yahu.

Di€er komşu - şey kap›c›da da yedek anahtarlar var galiba geçen gün üstteki Sevim abla onu ça€›rd›yd› kap›da kalm›ş oda senin gibi.
Asl› - Nee! Kap›c›da yedek anahtar m› var? Nas›l böyle bir fley olur ki. Allah›m nas›l bir apartman buras› yahu.
Di€er komşu - Dur çağ›ray›m istersen.
Asl› - Ee bir dene bakal›m.

Ortal›kta dolaşan bir sürü anahtar. Bende sadece Mehmet’te var san›yorum. Hadi benimki birşey yapamaz da ya bu kap›c› olay›. Anahtar varm›ş adamda. Ya o girdiyse gece evime. Peki ya ayaklar›mdan ne istedi ki. Ayaklar›mdan ona ne yahu!

Karfl› komşu - Birazdan gelecek ama san›r›m senin evin anahtar› yokmuş onda. ‹steyen b›rak›yormuş çünkü.
Asl› - Sağol Fatmac›m, sen gir art›k içeri, boşuna bekleme.
Karfl› komşu - A yok abla olur mu seni yaln›z m› b›rakay›m bu durumda. Aa! aya€›na ne oldu?

Ay nolur yaln›z b›rak Fatma ya. Yaln›z b›rak başka bir şey istemem. Niye herkes bu kadar merakl› yahu, insanlar belki de kendi kendilerine olmak istiyorlard›r diye niye düşünemiyorlar ki.

Kap›c› - Geldim, geldimm! Ne oldu Asl› han›m kap›da kalm›ş›n›z.
Asl› - Biraz daha bağ›r›rsan bütün mahalle öğrenecek. Yok bir şey. Sadece anahtar›m› unutmuşum hepsi bu. (Ayaklar›mam› bak›yor bu?)
Kap›c› - Hay allah ne yapacağ›z ki. Bak Asl› han›m genelde bana da yedek anahtar b›rak›rlar işte böyle durumlarda işe yaras›n diye.
Asl› - Tamam ben b›rakmad›m ve kap›day›m. Sende de anahtar olmad›ğ›na göre bir çilingir bulabilirsin halledelim şu işi. Ayaklar›ma niye bak›yorsun öyle? (ay ne dedim ben)
Kap›c› - Yok abla hafif topall›yon gibi geldi de. Ben bi bakkal Mücahit’e soray›m geleyim o zaman.
Asl› - Ay yok istemem. Yok mu senin bildi€in. Tamam tamam ben hallederim siz bak›n iflinize.

Hadi Ayça ne olursun çabuk hallet. şu merdiven boşlu€unda daha baflka kimseyi görmek istemiyorum. Her geçen bir laf at›yor zaten. Hadiii, çabuk ollll!

Çilingir - Tamamd›r, borcun otuz milyon.
Asl› - Ne otuz milyon mu? ‹ki üç milyona anahtar yap›yorlar.
Çilingir - Kalk›p buraya kadar geliyoruz bi de çelik kap› açt›r›yorsun. O kadar da olsun yani di mi.
Asl› - Tamam tamam al şunu.

Ayça’ya aç›p bi teflekkür edeyim. Oh allah›ma şükür evimde olmaktan çok mutluyum. Bir süreli€ine hiç kimseyi istemiyorum. Uyumsuz halimle uyumsuz uyumsuz oturmak istiyorum. hatta sadece durmak, hiçbirşey yapmadan durmak.

Asl› - Efendim Ayça. Evet, şimdi seni arayacakt›m bende. Ama benden önce davran›p teşekkürünü almak isteyece€ini unutmuşum.
Ayça - Ne dedin anlamad›m.
Asl› - Yok boşver teşekkür ederim diyecektim, çok makbule geçti, sen olmasayd›n ne yapard›m bilmiyorum. Öyle iyi oldu ki sağolas›n.

Bunu hak etti doğrusu. Biraz abart› bir k›z ama işte herkesin bir çöpü var ne yapal›m. Benim çöpümde ayaklar›m şu s›ralar. Ay yorulmuşum, ayaklar›m... Ayaklar›m m›, bi fley hissetmiyorlar ki. H›mmm! Fena da değil hani, dolaş dolaş ağırmasınlar. Neler diyorum ben yaa.

şu anahtar meselesi can›m› s›kt›. Niye ald› ki bu adam anahtarlar›. Üstelik ben o saatte evdeydim. Yani kap› falan çalmad›. Geri dönmedi, hani bir şey unutmuş olsa diyece€im ama. Neyse şu amir Mehmet’in evine arama ç›kart›nca her şey hallolocak.

Asl› - (Hi ödüm koptu.) Efendim!?
Telefondaki ses - Korkuttum galiba.
Asl› - Birden çal›nca!.. (es) Kimle görüşüyorum.
Telefondaki ses - Kim olduğum önemli mi senin için?...

Bi bu eksik ayak h›rs›z›m, telefon sap›ğ›m... Pop flark›s› sözleri gibi... Allah›m allah›m neydi günah›m? Ancak böyle bir aman denir bu vakaya...

Asl› - Bak kardeflim ben dalga geçilecek biri değilim. Git sen kendine baflkas›n› bul en iyisi.

Sakin olmaya çal›ş›yorum. Ay bu da ne. Ayağ›m, nas›l da zonkluyor. Allah›m bu da ne ya, nereden ç›kt› bu ağr›. Bileklerim, ay bileklerim çok ac›yor. Ayakta duram›yorum, ahhh!

Asl› - Ayça yalvar›yorum hemen gel, yerlerde sürünüyorum. Ayaklar›m Ayça, hadi hemen gel nolur.

Neler oluyor bana. Ağz›mdan her ç›kan cümle pop flark›s› sözleri gibi olmaya başlad›. Tanr›m, yard›m et bana... San›r›m tüm hayat›m bir pop şark›s› sözlerinden ibaret... San›r›m bu dünya beni içine al›p kendine ayak uydurmam için yap›yor tüm bunlar› bana...

Tak tak tak tak tak tak tak......

Bay›ld›m m› acaba, bu seste ne. Ha kap› çal›n›yor. Ayça gelmiştir umar›m. Nas›l kalkacağ›m flimdi ben. Biraz sürünsem bi şey olmaz. Kap›ya kadar gidebilir miyim acaba.

Asl› - Geliyorummm!
Ayça - Bi sattir çal›yorum şekosum, ne oldu yahu korktum valla. Benim gibi birini de korkuttun ya daha ne diyeyim ki sana. Her dakika kendine bir hastal›k icat ediyorsun. Yok yok ben kesin karar verdim sen hastal›k hastas›s›n.
Asl› - Yeterrrrr!
Ayça - Tamam ne bağ›r›yorsun, kahven var m›?
Asl› - Ayça görüyor musun bilmem ama yerde sürünüyorum. Ayaklar›m yani benim olmayan, tahtadan ayaklar›m çal›şm›yor. Ayağa bile kalkam›yorum. Sen de gelmiş kafa ütülüyorsun.
Ayça - Ay şekosum cidden sen yerdesin.
Asl› - Ay evet... tut ta bi kalkay›m önce. şu kanepeye kadar götürüver sana zahmet.
Ayça - Polis molis derken doktora gitmeyi ak›l edemiyorsun yani, ne diyeyim ki ben sana.

Yok yanl›ş anlama isyan falan ettiğim yok. Al›şt›m ben bu hayata. Ama neyin cezas›n› çekiyorum bilmek istiyorum sadece. Nerede şu Mücahit abinin kağ›d›. Sonra yapt›ğ›ma pişman olabilirim ama san›r›m yapmak zorunday›m.

Hemflire - Siz şöyle sandalyeye oturun doktor bey geliyor birazdan.

Meltem burada m› diye sorsayd›m. Saat 4.30 ç›km›ş olmal›. Keşke burada olsayd›. Belki yard›m› dokunurdu. Ne diyeceğim ben flimdi bu doktora. Mücahit abiye söylememesini tembihlesem mi acaba. Bütün mahallede reklam olaca€›m sonra. Tanr›m düşünemiyorum. Sorgu sual halleri...

Doktor - Merhaba, Asl› Çerçeve di mi?
Asl› - Evet...
doktor - A bugün Mücahit abim gelmişti. Siz san›r›m onun bahsettiği komşususunuz. Çok sevindim sizinle tan›şt›ğ›ma. Evet bu ismi unutamazd›m zaten.

Bir de isimlere tak›nt›l› doktor...

Asl› - Burada olmam›n sebebi biraz özel. Bu olaydan kimseye söz etmenizi istemem do€rusu. anlatabildim mi acaba. (Anlamas› biraz zor ama...)

Doktor - H›mmm!
Asl› - Bu gün duyduğum bir çok h›mmm dan biri.
Doktor - Efendim?
Asl› - Ayağ›m da sorunum var. Ağr›lar›m şiddetlendi, hatta bir ara ağr›dan bay›lm›ş›m san›r›m.
Doktor - şöyle bi uzan›n bakal›m neymiş?
Asl› - San›r›m söylemem gereken bir şey daha var...

Diyene kadar elini att› ayaklar›ma ve gördü zaten. Büyük şaşk›nl›k, aman tanr›m görmeniz gerekirdi. Gözleri kocaman aç›ld›. Bir an yuvalar›ndan f›rlayacak sand›m. O kadar da korkunç olmamal›yd›. Evet ayaklar›m yerden kesilmişti. Evet ayaklar›m yer-den ke-sil-miş-ti...

Kaç gündür yat›yorum bilmem. Tahtalar vücudumla uyum göstermediği için ç›karmak zorunda kald›lar. bi uyumsuzluktur gidiyor hani. Ve ben de ayaks›z kald›m. Düşünüyorum da h›rs›z bana iyilik mi yapt›, kötülük mü anlayamad›m doğrusu. Neyse yat›yor olmak da güzelmiş. Emniyet Müdürü şerafettin Tahta, bir iki güne kadar halledeceğini söyledi. Nas›l bilmiyorum ama. Mehmet’in evi aramak için izin ç›kartm›şlar. San›r›m şu aralar evde olmal›lar. Allah›m ayaklar›m bulununca onlara daha iyi davranacağ›ma söz veriyorum. Kesinlikle yemin ederim ki onlar› her gün temizleyeceğim, süt banyolar› yapaca€›m. Ve daha bir sürü şey yapacağ›m. Yeter ki onlara tekrar kavuşay›m. Hayatta en çok istediğim şey bu. Evet bunu söylüyorum, ayaklar›m› geri istiyorummmmmm!

Ayça - Asl› bakkal›n ç›rağ› geldi. Mücahit abi seni soruyormuş. Rahats›z etmeyeyim diye kendi gelmemiş. Ayaklar›n› bulabilmifl mi diye merak içindeymiş.
Asl› - A evet unutmuştum. Tabii böyle bir fleyi nas›l saklayabilir ki adamcağ›z. Bulmuş desene nolur. Baflka soru istemiyorum. Bulmuş ama y›kam›ş kurumas›n› bekliyormuş de...

San›r›m sonunda Ayça da benden şüphelenmeye başlad›. Eee k›zcağ›z hastal›k nedir görmemiş ki. Hayat›nda benim gibi bir arkadaş› olduğu için şükretmesi laz›m. Onu her türlü şeye karş› kuvvetlendiriyorum.

Asl› - Amir bey merhaba. Bende sizden haber bekliyordum. Buldunuz mu ayaklar›m›? Çok heyecanl›y›m valla. Ne! Nas›l yani, iyi de bu nas›l olur? ‹nanm›yorum. Yalan söylüyor olmal›? yok mu? Evde başkas› m› oturuyor? Gelmeyecek miymiş...

Mehmet değil mi çalan. Ama nas›l olur ondan baflkas› olamaz. Nerede ayaklar›m ya, kim ald› götürdü...

Asl› - Buraday›m, bu beni şok etti. Ayaklar›m›n orada olduğundan neredeyse ad›m kadar emindim. Peki şimdi ne olacak. Üzgünüm ama gelemem, tahta ayaklar uyumsuzluk yapt› ve beni terk etti. Bekliyorum o zaman ama ne olur çabuk gelin.

Amirin yard›mc›s› - Durum biraz kar›şt› Asl› han›m. Elimizdeki tek şüpeli de fos ç›kt›. şimdi sizden iyice düşünüp başka birinden şüphelenip şüphelenmediğinizi sormak durumunday›m.
Amir - Tabii kendin böyle bir şey yapmad›ysan.
Asl› - Bana inanm›yorsunuz değil mi?
Amirin yard›mc›s› - şey bak›n öyle bir şey demek istemiyoruz. Ama durum flaibeli görünüyor.
Asl› - Sizde kimsiniz kuzum? (Buda nereden ç›kt› şimdi kuzum...)
Amir - Benim yard›mc›m Kemal bey. Biz ona tahta kafa deriz.
Asl› - Ha anlad›m... (Neyi anlad›ysam)

‹yice düşünmem laz›m. Bunu başka kim yapm›ş olabilir ki. Anahtar ve Yüksel... bir ba€lant› olabilir mi? sanm›yorum. Böyle bir şeyi ak›l dahi edemez. Ne de olsa o ikinci el bir adam. Aman allah›m yoksa...

Asl› - Amir bey... şey geçenlerde karş› komşum kocam›n yedek anahtar› ald›ğ›n› söylemişti. Yani gitmeden önce...

Annemlere de gitmemiş. Hay salak kafam niye akl›ma gelmedi ki böyle bir şey. Yapamaz sand›m, ne bileyim ak›l edemez. Annem de aramad› ki gelmedi diye. Nereye gitti ki peki. Yapm›ş olabilir mi?

Asl› - Efendim. Evet benim siz kimsiniz?
Nalbur - Ben Mustafa, nalbur Mustafa. Burada bir adam var sizinle konuflmak istiyormuş.

Asl› - Yüksel sen misin?
Yüksel - Evet can›m şey sana bir şey diyecektim...
Asl› - Neeee, ne diyorsun sen. Yüksel inanm›yorum...

Aman allah›m ayaklar›m bir nalburda m›? Tanr›m nas›l bir kabus bu. Ayaklar›m› istiyorum.

Asl› - Ne yapt›n bana ha. Can›na okuyacağ›m senin. Sen kendini ne san›yorsun haaaa!
Yüksel - şey Asl› ben kötü bir şey yapmak istememiştim. Ayaklar›n burada, iyi durumdalar hemde çok iyi görünce sende sevineceksin. Sana süpriz yapmak istemiştim.

Büyük bir sürpriz gerçekten. Hiç akl›ma gelmezdi bütün bunlar. Ama hayat akl›m›za gelmeyen bir sürü gerçekle dolu değil mi? Ha tabii pop müziği sözlerini de unutmamak laz›m.

.........

Ayaklar›m bana hep büyük gözükmüştür. Adeta tak›nt› halinde ayakkab› seçmeye bile gittiğimde, ayakkabı satıcılarını azarlar dururdum. Büyük numara veriyorlar diye. Ama malesef verdikleri bütün numaralar uyardı ayaklar›ma. En son ald›€›m spor ayakkab› kırk numaraydı. Bu da epey canımı sıkıyordu. Geçen bir iki sene içerisinde tak›nt›larımı kontrol alt›na alamamaya başladığımdan bu yana, ayaklarım çekilmez olmuştu.

Ben bu tak›nt›lar› kendi içimde yaş›yorum sanıyordum ama san›r›m etraf›ma da yans›tm›ş›m. Sürekli büyük ayaklar›ndan şikayetçi bir kad›n. San›r›m bu durum Yüksel’i üzmüfl. Bir erkekten beklenmeyen birfley yani. kar›s›n›n ayaklar›n›n büyüklü€ünden şikayetinden üzülen bir adam.

Neyse oda kendi çapında haklıdır sanırım. Haa evet ayaklar›m yerinde art›k. Ufak bir operasyonla takıldılar yerlerine. Üstelik iki numara küçülmüş halleriyle. Yüksel benim bu tak›nt›ma hayli üzülmüfl. Kendi kendine de bi plan yap›p benim ayaklar› küçültmek için alm›fl. tabii yapt›racak yer bulmas› uzun sürmüfl. Eh böylesini bulmak zor tabii. Hofluma gitmedi değil. Gerçi haberim olsa daha iyi olurdu ama... Migroslarda hala ikinci eller var. Bi bakın isterseniz...

Benim kalbim dikdörtgen...

1. bölüm

Benim kalbim dikdörtgen...

Hayallerin içinde kendimi bulmak hoşuma gidiyor. Hani ne bileyim masal kahramanları gibi... Aslına bakacak olursanız hikayelere bile gerek yok kahraman olmak için. Neden mi? Çünkü aslında herkes kendi hayatının kahramanı... Tıpkı benim gibi...

Bir sabah uyandım ve herşey öyle başladı, kalbim dikdörtgendi...

Evet evet yanlış duymadınız aynen kalbim dikdörtgen... Bende nasıl olduğunu anlayamadım ama birden bire sabah kalktığımda sol tarafımdan aşağıya doğru kalbimin büyüdüğünü hissettim. Garip çıkıntılar oluştu. Sanki uzuyor ve köşeleniyordu. Ellerimle yoklamaya başladım evet ciğer hizasında, kasıklarımda kalbim atıyordu.

Keskin çizgiler. Dar uzun bir dikdörtgen. Hani çocukluğumuzda matematik dersinde şu dört köşeli olandan. Aman allahım evet bir dikdörtgen bu! Doğuştan hastalığım panik atak muamelesi yapıp sakinleşmeye çalışıyorum ama nafile. Kalbim istikrarlı bir şekilde uzuyor ve çizgiler beliriyor. Korkuyorummm. Bu durumda ne yapılır doktorrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!

Santral - Florance Nigthingle Hastanesi...

Aslı - Alo Kardioloji bölümü lütfen...

Sekreter - Buyrun Kardioloji...

Aslı - Dr. Mehmet bey’i istiyorum lütfen acil bir durum.

Sekreter - Doktorun hastası mısınız?

Aslı - Evet hastasıyım ama lütfen acil, çok önemli.

Sekreter - Tamam bir saniye bağlıyorum.

Doktor - Ben Dr. Mehmet...

Aslı - Doktor bey merhaba ben hastanız Aslı. Aslı Çerçeve. Hani çarpıntılarım vardı size gelmiştim. Altı ay sonra gel demiştiniz ama garip şeyler oluyor bende, sanırım kalbim büyüdü, hatta sanırım dikdörtgen oldu. Bilemiyorum ne yapmalıyım.

Doktor - Hımmm! Önemli olabilir, bir saniye bir randevu defterime bakmalıyım.

Aslı - Doktor bey kalbim diktörtgen oldu diyorum sizeeeeee!

Doktor - Tamam sakin olun, gelin randevu arasına ayarlamaya çalışalım.

Salak bu adam ya! Acil diyorum randevu defterime bakayım diyor. Neyse şu lanet anahtar nerede ki. Of of gene başıma salak birşey geldi işte. N’olacak şimdi ki. Hastaneleri de hiç sevmiyorum. Hemde hiç. Hani o kolonya kokusu gibi bir koku yayılıyor ya insanın her yerine. Acaba panik atak mı geçiriyorum. Yok yahu onun belirtileri kusma, bulantı, öleceğim korkusu... ay neler saçmalıyorum ya kalbim dikdörtgen olmuş işte bunun belirtisi mi kalmış ki. Al işte bak ellerimin altında çizgisel bir gerçek. Sigorta defterim, sigorta kartım nerede bunlar. Evet hastane hazırlıkları tamam. Of tamam işte çıkıyorum, kapıyı kitliyorum ve kapıdayım. Taksi yok yok taksi olmaz en iyisi dolmuşa binmek. Kalabalıkta olmanın faydası var. Hani birşey olur falan. Hem hastane de neler olacak bilmiyorum ki. Para aldım mı ben yanıma...

Kapıcı - Merhaba Aslı hanım...

Aslı - Merhaba Şemsettin bey...

Kapıcı - Nereye böyle abla acele acele, ne bu telaş bir şey mi oldu yoksa?

Aslı - Yok bişey yok hadi by.

İşte alışamadığım gerçeklerden. Kara kaşı, kara gözüyle karikatür gibi duruyor karşımda ve malesef gerçek. Bir anda yanıbaşında bitiveriyor hissi yaratıyor bende. Apartmanın kapıcısı. Kapıcı diyorlar ama bu adam milletin kapısını dinlemekten başka birşey yapmıyor ki. Doğru aslında işte adı üstünde kapıcı.

Kapıcı - Ay abla arkandan koşturdun valla, nereye gidiyon söylemedin ki.

Aslı - Şemsettin bey, işim var doktora gidiyorum.

Kapıcı - Ne! ne doktoru abla nerene bişey oldu. Yardım falan neyin gerekiyor mu? Taşıyayım istersen seni.

Aslı - Of... yok bir şey. İyiyim bir arkadaşım doktor da ona gidiyorum tamam mı, sadece ziyaret yani. Hadi by.

Kapıcı - İstersen bende geleyim be abla, zaten benim de karnım ağrıyordu, hani belki doktor arkadaşın bana da bakar ha ne dersin.

Aslı - Taksiiiii!

Taksi şöförü - Nereye abla?

Aslı - Florans Nightingale hastanesine.

Taksi şöförü - Orası nere abla.

Aslı - Kardeşim sen taksici değil misin, niye bilmiyorsun.

Taksi şöförü - Abla ben karşının taksisiyim de.

Aslı - O zaman burada işin ne. Neyse çık şuradan E-5’e oradan sonra tarif ederim ben.

Bu bilmezlik ve anlayışsızlık tavrı sadece erkeklere mi mahsus acaba. Neden hiç düzgün adamlar çıkmıyor ki karşıma. Kapıcım ayrı bir deli, bindiğim taksici ayrı. Hani sevgililerimi es geçemem. Gerçi onlar zaten şu anda ortada bile yoklar. Yani yine yalnızım. İnşallah şu Şemsettin başıma bir iş açmaz. Şimdi kalkıp bütün mahalleye “Aslı Hanım çocuk aldırmaya gitti” demezse ben neyim. Of ben mi acaba fesatım yoksa ne. Herkes bambaşka masallar yaratıp onun gerçekliğinde koşturuyorken ben neyim. Niye bende öyle bir dünyanın içine giremiyorum. Ne yapmalıyım ki?

Taksi şöförü - Buradan sonra ne yapacaz abla.

Aslı - Ne demek ne yapacağız, sanane ben ne yaparsam yaparım...

Taksi şöförü - Yok abla nereden sapacaz onu soruyom. Sende ne yanlış anliyon ki.

Aslı - Hıı! Neyse şu Okmeydanı sapağından döneceksin, sonra da ışıklardan sağa.

Ay ne rezilim ya adama ne dedim ben öyle. Yani adam bıyıklarını burmaya başlasa neredeyse haklı olacak. Bu kadar çok düşünmemem gerekiyor kopuveriyorum bir anda. Ay kalbim, kalbimi unuttum. Acaba bu arada biraz daha büyümüşmüdür ki. Hımm bakiyim hala ciğer hizzasında hissediyorum, kasıklarımda da duyuluyor. Bacağımda bir şey yok henüz oraya kadar gelmedi galiba. Ya gelirse, ya bacağımdan aşağı ayağıma kadar uzarda ayaklarımdan dışarı çıkarsa. Yok canım o kadarda değil hani. Allahım bir bu eksikti adam resmen aynadan kesiyor. Ee tabii karşısında bir manyak orasını burasını elliyo senle bir yere gelmem diyo, adam da ne yapsın ki.

Aslı - Hah tamam burada ineceğim, ne kadar?

Taksi şöförü - Yirmi altı lira ablacım.

Aslı - Ne niye bu kadar tuttu ki, senin taksimetren bozuk buraya kadar bu kadar tutar mı? Yok bak bakiyim iyice bak.

Taksi şöförü - Abla al işte görmüyon mu, yirmialtı yazıyo. Ben ne yapayim. Kimse itiraz etmiyo da sen niye ediyon.

Aslı - Tabi millet salak ya kimse itiraz etmeden ödüyor. Ah Şemsettin ya senin yüzünden can havliyle attım kendimi şu taksiye ya. Aman al al işte...

Güvenlik görevlisi - Ötüyorsunuz hanfendi tekrar geçer misin?

Aslı - Ya yok bir şey işte. Herşeyi çıkardım daha ne çıkaracağım yok işte, bıçağım yok, silahım yok. Valla bende bir şey yok.

Böylesine bi heyecan beni fazla yoruyor. Hayatta zorlayan bir şeyler var. Sürekli bi telaş. Her dakika birileriyle uğraşmak gerçekten çok sinir bozucu. Nerede şu danışma, gözlüklerinin altından sinir sinir bakıp şimdi hasta numaramı soracak o şaşkın sekreter.

Sekreter - Merhaba hanımefendi, nasıl yardımcı olabilirim?

Aslı - Merhaba Dr. Mehmet Bey’i görecektim beni bekliyordu kendisi.

Sekreter - Randevunuz kaçtaydı?

Aslı - Beni bekliyor siz arayın... Aslı Çerçeve deyin...

İnşallah kötü bir şey çıkmaz diyorum kendi kendime ama inandıramıyorum ki kendimi. Gerçi panik atak böyle bir şey değil, başka neler vardı panik bozukluğu, depresyon, şizofreni, görme bozukluğu, MS... Üff gerçekten saçmalıyorum yahu. Nerede şu adam...

Doktor - Merhaba Aslı hanım nasılsınız? Şöyle geçin lütfen.

Aslı - Sanıyorum ki, yani anladığım kadarıyla... yani şey kalbim dikdörtgen olmuş gibi hissediyorum sizce bu olabilir mi?

Doktor - Hımm! Enteresan daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Benzer şeyler gelmişti ama... yok yok benzer şeylerde gelmemişti aslında... Siz ne demiştiniz?

Aslı - Diyorum ki beni bir muayene etseniz, röntgen falan çekseniz de içim rahatlasa.

Doktor - Hımm! Evet haklısınız sizi bir muayene etmeliyim. Şuraya uzanın önce, nefes alıp verin lütfen. Kalbinizi dinleyeceğim, nefes alın verin lütfen. Hımm! enteresan... Nefes alıp verin lütfen... Hımmm! ilginç... Evet buralarda bir şey söz konusu elle dahi hissedilebiliyor.

Aslı - Neler oluyor doktor bey.

Doktor - Evet ilginç bir şey olduğu kesin. Bir de ultrasona alalım sizi.

Bu gerçeğe alışmak mı gerekiyor yoksa alışmamak mı? Tekerleme gibi bir hayat işte. Bana siz ölüsünüz demesi gibi bir şey bu. Hani ölüsün ama yaşıyorsun. Ne farkeder ki aslında çocukluğumdan beri bir gariplik hissediyordum ama bu kadarı da fazla gibi geliyor. Yani küçükken aslında bir kukla olduğumu zannetmiştim bir keresinde. Annemin kucağında oturduğum bir resimde ayaklarım gözükmüyordu ve bende bebekken kuklaydım zannetmiştim. Ne demek şimdi bu ya. Kalbim resmen dikdörtgen şeklini almış ve büyümüş. Ve adam bana bu da bir çeşit kalp hastalığı diyor. Üstelik birde tıp tarihinde adımla anılacak bir hastalık türettiğim için beni tebrik ediyor. Ha bu arada tedavi için deneme yanılma yolunu kullanacağız diye de ekliyor...

Aslı - Doğuştanmış, doktor öyle diyor.

Gülseren - Enteresan tabii sevgilim, böyle şeyler oluyor yani hayatta. Üzme canını, kanser falan olsan çaresi bile yok. Gerçi bunun da yok ama olsun en azından kanser değilsin.

Aslı - Sağol Gülseren ya, valla içimi rahatlattın.

Gülseren - Önemli değil sevgilim ben senin dostunum tabii ki böyle kötü günler için lazımım.

Aslı - Gülseren öptüm seni kapı çalıyor da hadi by..

Kastın valla Gülseren ya, kötü günler, kanserler falan. Hani Türk filmlerindeki sarışın, güzel ama fesat arkadaşlar gibisin. Gerçi tipine de uymuyor değil. Sarı uzun saçların, kontak lesnlerin ve estetik şaheseri... Neyse bizimkilere biraz daha sonra söylerim şimdi panik olurlar. Sonuçta şu an için yapabileceğim çok bir şey yok. En kısa zamanda iyileşmeyi düşünmem lazım. Yani yapılacak bir şeyler olmalı. Binbir çeşit hastalık var etrafta, buna da bir çare vardır elbet. Napalım bu da bizim masalımızzzz! Zaten hayatta ne normal ki.

Kapıcı - Abla saat 8.30, çöpleri almaya geldim di de, sen ne yaptın merak ettim. Hani doktor arkadaşına gitmiştin ya!

Aslı - Çöpüm yok Nurettin Bey.

Kapıcı - Abla çöpüm yok diyorsun ama kapının ardından duyulmuyor sesin açsaydın bi.

Aslı - Çöpüm yok dedimmmm!

Yine o karikatür haliyle Şemsettin. Ne diyebilirim ki ben bu adama... Şöyle güzel bir uyku çekip yarına dinç bir şekilde kalkmak istiyorum. Aslında biraz da işten izin alsam fena olmaz. Nasıl olsa dergi baskıda bir hafta birşey olmaz. Hımm sütümü de içeyim, hımm mis gibi kokuyor yatak. Herşey temiz olunca insanın içi rahat oluyor valla. Ohh bende mis gibi kokuyorum. Hem de güzelim bunu unutmamak gerekir. Yani uzun dalgalı saçlarım, ince bir belim ve uzun bacaklarımla kalbim dikdörtgen olsa ne yazar. Evet megolaman yanımda ortaya dökülüyor böylece. Neyse yarın sabah kalktığımda herşey yoluna girecek eminim. Zamanla da alışacağım bu duruma ee zaten doğuştanmış, şimdiye kadar birşey olmadığına göre bundan sonra da olmaz... alışırım alışır...

Of ya bu da ne telefon durmuyo, kapı durmuyo. Saat kaç ki, ne daha saat sabahın sekizi bu ne yahu. Durun geliyorum, geliyorum...

Aslı - Efendim, babacım merhaba... Neeeeee!

- Dıt, dıt, dıt....

Aslı - Ne istiyosun Şemsettin Bey. Ne oldu. Bu da ne?

- ...............

Manşet... Ricky Martin’le ilişkisi olduğu sanılan seksi yazar Aslı Çerçeve, Banu Alkan ile olan kan bağını inkar ederken, kalbiyle ilgili gerçeği yıllardır sakladığını ama artık susamadığını söyledi. Floranse Nightingle Hastanesi doktorlarından Mustafa Bey, dün yaptığı tetkikler sonucu Aslı Çerçeve’nin kalbinin dikdörtgen olduğunu belgelerle onayladı...

Bir dakka ya neler oluyor, ne kardeşi, ne sevgilisi, ne kalbi... Aman allahım babam... Ay bu kapı susmayacak, önce bi kafamı toplamalıyım. Şu telefonu da fişten bir çekeyim. Ya ben akşam bunu dilememiştim ki. Nedir bu başıma gelenler, bir Reha Mantar eksik evde. Çay içsem iyi olacak, yoksa kendime gelmem zor. Çay içmeliyim bir lokma da birşeyler yiyeyim bari. Kapı susmuyor, zili de koparamam ki. Neyse şu pamuklar neredeydi. Hah şimdi oldu sadece kendimi duyuyorum. İnanamıyorum bu insanlar ne kadar reziller, adama bak gitmiş gazetelere haber vermiş. Ricky Martin ha! Bu ne alaka, bu da magazin ekibinin ilavesi olsa gerek. Biraz sakinlemeli ve çabuk karar vermeliyim. Yavaş yavaş herşeyi yoluna koyabilirim. Ben mantıklı bir kadınım, şimdi de mantığıma ihtiyacım var. Seksi ha... Bu hayat cidden beni zorluyor artık.

Aslı - Ay ödümü kopardın Gülseren ya! Nasıl girdin sen içeri.

Gülseren - Ay valla zor oldu sevgilim. Kapının önü gazeteci kaynıyor ve senin kapıcı da hepsiyle teker teker röportaj yapıyor. Şimdi sen kapını falan açmazsın diye düşündüm, anahtarla geldim. Valla duyar duymaz hemen soluğu sende aldım.

Aslı - İyi yaptın Gülseren senin söyleyeceğin abukluklara bile ihtiyacım var.

Gülseren - Neler oluyor kuzum nedir bu Ricky Martin olayı. Aşkolsun bana bile söylemedin ya. Başka bir zaman olsa emin ol küserdim sana. Anlatsana yahu.

Aslı - Ne Ricky’si Gülseren, oyuna geldim resmen. Salak dortor pirim yapmaya çalışıyor herhalde. Baksana bütün bu demeçleri o vermiş. Gazetenin beşinci sayfasına kadar benimle ilgili yazılar. Nereden çıktı bunca şey ben bile bilmiyorum. Hele bu resimler, tanrım nereden buldular bunları... Aman allahım babamı unuttum.

Aslı - Alo babacım!

Baba - Bütün bunlarda ne, kızım, canım benim neler oluyor.

Aslı - Babacım bir dakka, bir dakka dinler misin lütfen. Birşey olduğu yok. Annem nerede dedin. Ne röportaj mı yapıyorlar. Baba lütfen kapıları kitleyin ve kimseyle konuşmayın lütfen rica ediyorum. Hiçbiri gerçek değil babacım. Yemin ederim sadece kalbimle ilgili ufak bir sorun vardı hepsi bu.

Baba - Nereden çıkarıyorlar bunca şeyi peki.

Aslı - Baba cidden doğru söylüyorum. Lütfen herkesi dışarı çıkarın ve ben gelene kadar kimseyle konuşmayın.

Tabii gidebilirsem. Ne yapmalıyım, önce bir avukat bulmayım kendime. Neler yapacağımı söyleyebilir en azından. Evet evet en iyisi bir avukat. Başka kim olabilir. Nerdeydi şu telefon defteri. Allahım işe de haber vermem gerek, gerçi haber almışlardır nasıl olsa ayaklı gazetelerden. Hıh, neydi adamın adı, Hüseyin. Tamam buldum işte.

Aslı - Alo Avukat Hüseyin Bey lütfen. Eee şey ben, ben Aslı, sadece Aslı...

Sekreter - Bir saniye lütfen, ayrılmayın...

Aslı - Alo Hüseyin Bey. Merhaba ben Aslı Çerçeve. Sabah ki haberleri duydunuz mu bilemiyorum ama başıma felaket ötesi şeyler geldi yardımınıza ihtiyacım var. Size akıl danışmalıyım. Şey ben gelemem sanırım, siz bana gelebilir misiniz. Malum durum dışarı adım atacak gibi değil kapımın önü. Peki teşekkürler tamam bir saat sonra bekliyorum. Gerçekten çok teşekkür ederim.

Neredeydi şu doktorun raporları iyi de ben ne yapacağım şimdi bu avukatla ki. Nebileyim beni bu durumdan kurtarsında. Ne yapabiliriz önce gazetelere bir dava açmak lazım hakkımda yalan yanlış haber yaptılar diye. Ardından doktora. Doktora ne için açalılabilir ki acaba. Ne bileyim haber sızdırmak, haber vermeden açıklama yapmak falan olabilir. Sonuçta bu bir çeşit tecavüz olayı. Kendimimi düşüneyim bizimkilerimi bilemiyorum. Sanırım Kerem’de duymuştur bütün olanları. Ricky Martin olayına inanmış mıdır acaba. Ya da nebileyim kıskanmış mıdır. Şimdi kendini kıyaslıyordur. Ben daha akıllıyım, daha yakışıklıyım gibilerinden... Üffff ben neler diyorum ya inanmamıştır tabii ki. Salak gibi ona aşık olduğumu biliyor hangi arada derede bulacam ki Ricky Martin’i. Dur bir dakika ben derginin bu sayısında Ricky Martin röportajı var demiştim. Hadi ya sen mi yaptın demişti evet tabii ki demiştim. Bunu herkese söylemiştim. Ama ben dalga geçmiştim...

Aslı - Gülserennnn! Neredesin!

Gülseren - Eee şey buradayım canım, gel bak gülümse.

Aslı - Aman allahım sen ne yapıyorsun, delirdin mi. Kapat şu pencereyi beni tımarhaneye mi koydurmak istiyorsun.

Gülseren - Bir şey yapmadım sevgilim, sadece gazeteciler sesleniyordu ben çıkıp bir iki poz verdim. Hadi sakin ol.

Aslı - İnanmıyorum, inanmak istemiyorum sana Gülseren. Yani her fırsatı değerlendiriyorsun ve hala keşfedilemedin ya üzülüyorum valla.

Gülseren - Ay şekerim senin şansın açıldı sen farkında değilsin. Talih kuşu bu, talih.

Aslı - Doğru bir kuş var ortada ama kuş kafama mı sıçtı, kafama mı kondu pek anlayamadım.

Gülseren - Az evvel Reha Muhtar bizzat kendi aradı. Flaş haber olarak seni girmek istiyorlarmış. Hem de canlı yayında, saat üç - beş hiç farketmez dedi. Sabaha kadar bile yayın yapabilirlermiş. Al işte liste burada bütün kanalları listeledim.

Aslı - Bütün bunlar olurken ben neredeydim allah aşkına. Sanırım bir komplo kurbanı olmak üzereyim.

Gülseren - Gelsene şu pencerenin yanına. Ay tut şu perdeyi seni görmezler. Bak şu kenardaki kameramanı görüyor musun deminden beri öpücükler gönderiyor. Ay çok tatlıydı dün gece.

Aslı - Ne! nasıl yani, hangi dün gece, neler oluyor bir anlatır mısın? Zaten seninde bu işte parmağın olmasa şaşardım.

Gülseren - Ne dün gecesi ay sevgilim ne, ne oldu ki.

Aslı - Gel bakiyim şuraya, anlat şimdi. Otur...

Gülseren - Aman dur bir nefes alayım. Şey işte dün senin doktor gazetecilere açıklama yapınca, gazeteciler de senin etrafında kimin var kimin yok araştırma yapmışlar. Önce Kerem’e gitmişler o konuşmamış. Sonra da beni buldular işte. O çocukla birlikte bir de kız geldiler.

Aslı - Kerem’e mi gitmişler... Sana mı geldiler... Sende içeri mi aldın, hem de bana sormadan.

Gülseren - Ay bitanem kapıya gelmişler, napsaydım yani tanrı misafiri. Neyse işte ne biliyosam anlattım bende. Ama valla Banu Alkan olayını ben söylemedim. Onu atmışlar sanırım.

Aslı - Neden hep aklıma gelen başıma geliyor. Ricky olayını sen mi söyledin.

Gülseren - Nebileyim röportaj falan yaptım deyince ayartmışsındır adamı diye düşündüm. Sen ne cilvelisindir bilirim.

Aslı - Ne cilvesi ya, ne ayartması... İnanmıyorum sana cidden çok safsın atıverdim röportajı ben yaptım diye. Yani dalga geçtim, şaka yaptım...

Ben ne diyeceğim şimdi avukata. Benim salak arkadaşım söylemiş ben şimdi dava açamazmıyım, arkadaşımı da arada tıksalar içeri hiç fena olmaz desem adam deli olduğumu düşünecek. Ama zaten bu durumda başka ne olabilir ki. Kalbim hızlanmaya başladı sanırım. Biraz fazla atıyor.. Aman allahım kalbim daha nereye kadar büyüyebilir ki...

Aslı - Geliyorum! Sen bir yere kaybolma şu akşamki çocuk muhabbetini de adam gittikten sonra devam ederiz. Şimdi sakın ağzını açma ve kendi kendini ispiyon etme olur mu!

Aslı - Evet, hıh tamam oldu sen neler anlattın gazetecilere Şemsettin Bey. Mutlaka bir şeyler bulmuşsundur anlatacak, en olmadı aileni, köyünü falan anlatmış olmalısın. Ne, ne öyle kaş göz işareti yapıp duruyorsun, ne söyleyeceksen söyle.

Kapıcı - Şey ablacım izin verirsen konuşacaktım ama sen biraz dolmuşsun galiba. Şey avukat bey geldi de bende gazetecilerin arasından bulup sana getirdim onu diyecektim. Aslında ablacım bak sen şu gazetecilerle konuşsan açılırsın belki diyorum.

Aslı - Şemsettin Bey teşekkürler... Kusura bakmayın hoşgeldiniz buyrun.

Avukat - Burada ortalık hayli karışmış bu kadırını tahmin etmiyordum açıkçası. Sinirlerinizin bozulması gayet normal ama deminki bey doğru söylüyor olabilir, gazetecilerle konuşsanız...

Aslı - Lütfen siz bari biraz daha gerçekçi olun. Ne diyebilirim ki onlara, her şey yalan.

Avukat - Neyse etraflıca bir konuşalım en iyisi.

Aslı - Evet haklısınız, buyrun. Arkadaşım Gülseren Hanım, Avukat Hüseyin Bey... Bir şeyler içmek istermiydiniz.

Avukat - Aslında iyi olur bir fincan kahve lütfen, duruma göre ilerleyen dakikalarda alkol de alabiliriz.

Aslı - Alkol...

Avukat - Şey yani durumun vahimliği üzerine bir espri yapmak istemiştim de.

Kesinlikle erkeklerle ilgili bir kitap yazmalıyım. Ne kadar zevzek oldukları üzerine. Ne kadar anlayışsız oldukları üzerine ve kesinlikle onları anlamadığım üzerine. Evet aksilikler zamanı su bitmiş. Neyse boşver musluktan koyayım, nasıl olsa kaynayacak. Düşünüyorum da kalbimle ilgili sorunum varken korkuyordum ama şimdi kabusun içindeyim ve giderek korku yerini salaklığa bırakmaya başladı. Sanırım beynim uyuştu ve artık etrafımda olan olayları algılayamıyorum. Doğuştan olan bir hastalığım var ama nedense bu 30’umdan sonra ortaya çıkıyor. Bunca yaşadığım şey ağır mı geldi ne? Ne yaşadım ki. Aşk acıları, aşk acıları, aşk acıları... Bu adamın da işe yarayacağından pek bir endişeliyim ama sonuçta avukat işte en azından kanunları okumuştur diye avutacağım kendimi.

Aslı - Şeker alır mısınızzz?

Avukat - Lütfen iki tane...

Bunları içeride yalnız bırakmak da çok iyi bir fikir değil ama. Neyse belki Gülseren kendi ipini çeker de bende kurtulurum. Kerem ne yapıyor acaba. Ne ruhsuz bu adam ya insan bir arar, bunca şey. O salak asistanı neydi Seda... Sedacığı avutuyordur onu. Hatun ben gazetelerde boy boy çıkmadan önce bile hakkımda istihbarat gibi çalışıyordu ya. Evet ya gazetelerde boy boy resimlerim çıkıyo. Ay neler diyorum ben ya valla giderek Gülseren’e benziyorum en kısa zamanda uzaklaşmalıyız biraz.

Aslı- Muhbbetiniz hayli koyu, kusura bakmayın böleceğim ama...

Gülseren- Ay şekerim biz de senden bahsediyorduk.

Aslı - Özellikle sen bunu yapmasan diyorum canım...

Avukat - Aslı hanım şimdi siz niye şikayet ediyorsunuz ben anlamadım.

Aslı - (Allahım ya, bu kız nasıl bir kız acaba, yanına oturan herkesi kendine benzetiyor...) Bakın avukat bey, hakkımda gerçek olmayan haberler yayınlanıyor ve bir sabah uyandığımda gazetelerde manşetten giriyorum. Kapımın önü gazeteci kaynıyor. Resmen hayatıma karşı bir tecavüz durumu söz konusu. Sizce bu yeteri kadar sıkıntı yaratacak bir durum değil mi?

Avukat - Tabii bakış açısı, genelde insanlar bu duruma gelebilmek için başka yolları tercih ediyorlar ama dediğim gibi bakış açısı. Peki hangi haber yalan, yani ne için hangi haberciye dava açmayı düşünüyorsunuz.

Aslı - Evet bir düşünmem lazım hangisinin yalan olduğunu. Düşünün bir kere Latin Amerikalı bir adamla sevgili olmak mı, Türkiye’nin tek kadını ilan edilen Banu Alkan akrabalığı mı, uzaylı mıyım neyim gibisinden sorular...

Avukat - Sanırım uzaylı olup olmadığınız konusunu doktor raporu ile halledebiliriz.

Ağlamak istiyorum, hıçkıra hıçkıra, bağıra çağıra ağlamak...

Avukat - Anladığım kadarıyla sevgilinizi inkar yoluna gitmek istiyorsunuz.

Bir kaç uyuşturucu hap alıp dinlemeye çalışsam daha iyi olabilir sanırım. Belki unutulurum. Hem böyle değil mi bu işler üç beş gün manşet girer - ki o sıralarda zaten kapatılmak istenen başka bir haber vardır - sonra hiç bir şey yaşanmamış gibi başka bir gündem pat diye düşüverir. Neyse sakin ol kızım, sakin ol bakalım nasıl çıkaracaklar seni bu bokluğun içinden.

Avukat beyle Gülseren hayli iyi anlaştılar aslında buna da sevindim doğrusu çünkü gitmeleri başka türlü gerçekleşmeyecekti. Tabii ta ki Gülseren aslında başka bir yerde oturduğunu söyleyene kadar. Bana bir çare bulsunlarda nasıl bulurlarsa bulsunlar. Gazeteciler biraz azalmış galiba vardiya değiştiriyorlar herhalde. Eyvah ben bizimkileri unuttum. Nasıl çıkabilirim ki evden. Şemsettin bana çare olabilir mi acaba. Düştüğüm durumlara bak hüü hüüü hüüü!

Aslı - Annecim aç kapıyı benim, ben Aslı.

Anne - Canım kızım ne oldu sana. Birde kara çarşafa mı soktular. Ah yavrum ah.

Aslı - Ay anne ya inanmıyorum sana bizim Şemsettinden de komiksin.

Anne - Şemsettin kim kızım oda mı seninle birlikte bu işin içinde.

Baba- Hanım kimle konuşuyorsun ben sana konuşma demedim mi?

Aslı - Benim babacım, ben geldim.

Baba - Meşhur olunca yollarda soyunmaya başlamışsın galiba.

Aslı - Lütfen baba ya sen başlama nolursun. Evden çıkabilmek için kılık değiştirmek zorunda kaldım. En kısasından da kurtulmak istiyorum. Kendimle uğraşacak vaktim yok zaten. Hem ben istemedim ki böyle olmasını.

Anne - Kızım neler oluyor sen Kerem’le beraber değilmiydin. Bu çocuk da nereden çıktı. Öbür çocuğa da yazık oldu yani. Nebileyim bu da elin gavuru.

Aslı - (Ya sabırrrrr!) Annecim yok öyle bir şey gazeteci milleti işte bir de Gülseren sağolsun. Dedikodu vallahi dedikodu.

Neyse durumu anlatmak çok da zor olmadı sadece dokuz saatimi aldı. Ama inanmış gibi görünüyorlar. Bu yatağı da bayağı özlemişim. Bu gece burada kalmamda yarar var. En azından kabuslarımı kontrol altına alabilirim. En azından öyle umuyorum.

Kapı çalıyor açsam mı acaba... Aaa! Burak gelmiş... Tüm ihtişamıyla karşımda. Benim aldığım swett üzerinde. Kesinlikle kırmızı yakışıyor. Ne... Benimle mi?.. Evlenmek istiyormuş... Bir dakka ya kapı yine çalıyor hay aksi, tam da bu anda olmaz ki... Emre!.. Saçlarını mı kestirdin? Kısa şortunu giymiş. Bu kokuyu da hatırlıyorum. Senin ne işin var... Beni mi özledin... Nasıl yani ya... Durun bir dakka neler oluyor. Yoksa ben birşeyler mi kaçırdım uykudayken. Kapı çalıyor... Kerem!.. Keçi sakal bırakmış. Ayak parmaklarında da kırmızı ojeler... Bensiz yapamıyor musun? Evet dedi ya evet dedi. Yes... Ya... Hı... Evet...

Gözlerimi açamıyorum, açmak istiyorum. Üff kan ter içinde kalmışım. Bu ne ya kabusun böylesi de görülmemiştir herhalde. Aman tanrım neydi o öyle. Üçü bir arada. Film bile olur valla. Kendimi toparlamalıyım artık. Aslında pek de kötü değildi hani. Üçü birarada. Bu kalp beni çıldırttı sanıyorum ki. Evet ya kalbim de büyüdüğüne göre niye sığmasın ki. Üçüde sığar bu kalbe. Neyse biraz daha uyuyayım bari.

Hımm! mis gibi yumurtalı ekmek kokuyor, özlemişim. Buraya geri mi dönsem acaba! Bok mu vardı sanki tek başıma olacam diye tutturdum ki. Bu seslerde ne! Babam artık iyice duymuyor sanırım, televizyon da böyle açılmaz ki.

Şak, şak, şak!

Aman tanrım bu insanlarda kim.

Aslı - Anneeeee!

Anne - Geldim kızım geldim ne oluyor?

Aslı - Anne kapıyı açtım ve yüzümde su yerine flaşlar patladı kim o velet, kim o insanlar?

Anne - Aaaa! Ayıp ama kızım. Akrabalarımız haberleri duyup dört bir yandan gelmişler.

Aslı - Anne ya akrabalar ha, hangi akrabalar anne, akraba da kim ki?

Ben demin burada kalmak istediğimi mi söylemiştim. Yanlışlık olmuş hemde büyük, kocaman bir yanlışlık. Unutuvermişim aile olmanın nasıl bir handikap olduğunu. Neyse şu fasıl biran evvel bitsin bari. Şimdi dışarı çıkıyorum merhaba diyorum ve koşarak kendimi dışarı atıyorum.

Evet! Bir kaç parça eksikle, eteyim yırtılmış, kolum sökülmüş, şalvarım şalvarım hatta yok olmuş. Ama sanırım onu giymeyi unuttum. Yani bu kadarı da olmaz diyorum da içimden ama olur olur büyük konuşmamak lazım. Neyse şuradan bir taksiye bineyim bari.

Evet Camel Tropy buraya kadarmış. Allahım ya, evim gibisi yok, sessiz, sakin, ılık, seviyorum burayı hemde çok. Kendime kalmayı da seviyorum. kendi kendime, dikdörtgen kalbimle... Evet ya ilginç gazeteciler yok olmuşlar. Buraya kadarmış Aslı’cım meşhurluk üç beş gün sürer ancak. Telesekreter dolmuş zaten. Evet her zamanki gibi Gülseren, bildik gazeteciler,............... Bu da ne! Geri al.... Tekrar...... Geri al....... Tekrar..... Geri al.....

- Merhaba güzeller güzeli, neler gelmiş başına öyle meraklandırdın beni. Ben Burak öptüm...

Nutkum tutuldu sanırım, ellerim terliyor ve yüzümde yine şu salak gülümseme yer aldı. Bu ses beni kesinlikle çıldırtıyor. Bu ses beni kesinlikle... Sırasımıydı şimdi, ay kapı ya kapı çalıyor kapı.

Aslı - Geldim...

Aslı - ..........

Emre - Merhaba, nasılsın diye bir uğrayayım dedim.

Heyecanlanıyorum galiba ve kalbim bilmem ne katedralinin çanı gibi atmaya başladı. Olmaz ki şimdi bu heyecana dayanamıyabilirim...

Aslı - Merhaba. Şaşırdım desem yalan olmaz. (Nefes al, ver, al, ver...) Girsene içeri.

Emre - Seni iyi gördüm güzellik. Hiç değişmemişsin, hala güzelsin.

Aslı - Sağol iltifat ediyorsun. Şu bir iki gündür yaşadıklarım hayli komikti zaten. (Tanrım kalbime bir şeyler oluyor sanırım. Kalp atışlarım beni sallıyor mu ne. Ya da Alzeimer mı oldum bilemiyorum.)

Emre - İyi misin biraz rengin soldu sanki.

Aslı - Biraz otursam iyi olacak. Bu kalp davası beni biraz hırpalıyor sanırım.

Aman allahım neler oluyor bana ya. Heyecanlandım ama bu kadar da olmaz ki. Hele paniğin hiç sırası değil şimdi. Ama sanırım daha fazla dayanamayacağım.

Emre - Aslı, Aslı....

Aslı - Neredeyim ben?

Hemşire - Hastanede.

Aslı - İyi de nasıl geldim, neler oldu... Ahh kollarım, sanırım birde serum yemişim.

Hemşire - Doktorunuza haber versem iyi olacak.

Ah evet evet Emre gelmişti ve kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Bayılmış olmalıyım. Beni buraya getirmiş olmalı. Ne zamandan beri buradayım acaba. Emre nerede peki.

Doktor - Kendinize gelmişsiniz.

Aslı - Fizyolojik olarak geldim sanırım.

Doktor - Hastalığınızda ilerleme kaydetmişiz gördüğüm kadarıyla. Bu arada sigara artmış sanırım.

Aslı - Eh tabii durumun vahimliği ve gazetelere yapılan açıklamalar hayli canımı sıktı doğrusu.

Doktor - Yoksa kızgın mıyız. Bakın Aslı hanım böylesine önemli bir tıp olayını açıklamak benim doktorluk adına görevimdi açıkçası ama gazetecilerin konuyu böylesine dağıtacaklarını bilemiyordum. Özel hayatınız doğal olarak size ait ama...

Aslı - Özel hayat mı dediniz doktor bey. Ne özel hayatı yaşamadığım hatta belki de yaşayamayacağım herşey yazıldı çizildi.

Doktor - Neyse şimdi bunları bir kenara bırakıp hastalığınız ile ilgili gelişmelere bakalım isterseniz. Sigara tamamen hayatınızdan çıkmalı, heyecan, stres ve üzüntü tamamen sizden uzaklaşmalı. Bir parça daha büyüme kaydetmiş kalbiniz. Kenar çizgileri biraz daha belirginleşmiş. Nefes alıp verebilir misiniz lütfen.

Aslı - Neler oluyor doktor bey, bu nereye kadar gidecek böyle. İlk bir hafta çok bir şey hissetmedim ama özellikle hatırladığım son on dakika hayli korkuttu beni.

Doktor - Kendinizi biraz rahat bırakmayı denemelisiniz. Dün neler yaşadınız.

Aslı - Dün mü dediniz, yani ben dün mü geldim ve dünden beri uyuyor muyum?

Doktor - Evet, şimdi biraz uzanın lütfen.

Aslı - Biraz sıkıntı, biraz sinir ve biraz da heyecan. Bayılmadan önce bir arkadaşım ziyaretime gelmişti. Görünce de biraz heyecanlandım ve birden bire olanlar oldu, sonrasını biliyorsunuz.

Doktor - Hımm! Ağrınız var mı?

Aslı - Pek sabit bir ağrı diyemem ama hafiften bir üfürük var gibi kalbimde. Hani sanki bir yerler açık kalırda eser ya onun gibi bir şey. İçimde bir yerler üşüyor sanki.

Doktor - Sanırım Şemsettin Bey’di sizi buraya getiren. Bir anda düşüp bayıldığınızı ve hemen ambulans çağırıp sizi buraya getirdiğini söyledi.

Aslı - Şemsettin Bey mi? Peki ya Emre’ye ne oldu, yanımda o vardı o esnada. Yani yeni gelmişti.

Doktor - Üzülerek söylüyorum ama bu tür heyecanlardan uzak durmanız gerekiyor.

Şemsettin getirmiş demek. Neler oluyor ya Emre neredeydi peki. Gerizekalı aptal herif neredeydi peki. Allahın salağı neredeydi peki...

Doktor - Hemşire çabuk bir serum daha, hasta kendinden geçiyor.

Üçüncü gün... Anne geldi, baba geldi, Gülseren hiç gitmedi, Emre ortalarda yok.

Beşinci gün... Kimse gitmiyor, Emre gelmiyor, Kerem Gülseren’i arıyor. Ve ben Burak’ın beni nereden aradığını merak ediyorum.

Yüz bilmem kaçıncı gün... Annemler artık gittiler, Şemsettin Bey bir ara geldi. Gülseren gazetecilerle ilgiliydi. Doktor sanırım artık hasta olduğumu biliyor.

Aslı - Merhaba Melih Bey nasılsınız?

Melih Bey - Merhaba Aslıcım, nasılsın bakalım. Hastanede olduğunu duyduk.

Aslı - Evet kusura bakmayın size de haber veremedim ama bir kaç gün daha gelemeyeceğim sanırım. Hastane sonrası biraz yorgunluk var üzerimde de. Ama ben evden de yazabilirim...

Melih Bey - Aaa! Hiç önemli değil sen keyfine bak iyice kendine gelmeden de sakın işe gelme. Bizim çocuklar önümüzdeki sayıya seninle ilgili de bir haber hazırladılar... Artık sana sürpriz olacak, yayınlanmadan bakmak yok. Cebim çalıyor. Aslıcım görüşürüz.

Benimle ilgili haber mi? Eh tabii bunun kaçırılmaması gerekir. Sen kalk 8 yıl dergide çalış, iki ödül al, üç kitap yaz haberin çıkmasın, şimdi de süpriz haberler yapılsın. Nefes al, ver, al, ver. Sinirlenmemeliyim. Kesin yerime birini buldular...

Herşeye rağmen evde olmaktan mutluyum, tanrım yatağımı çok seviyorum. Gülseren’e biraz daha katlanabilirim sanırım, hem herşey bir yana iyi bir hemşire olduğunu kabul etmek lazım. Yapılacaklar ve yapılmayacaklar diye de bir listem var artık. Anne ve baba bir müddet görülmeyecek, sinirlendiren olaylardan uzak kalınacak, yağlı yemekler yenmeyecek, asitli içecekler yasak, domates ve yumurta yasak, duygusal tramvalardan kaçınılacak, aşk yok, seks yok...

Aslı- Evet hakim bey olaylar aynen avukatımın anlattığı gibi gelişti. Haberi yayınlayan gazete ve haberi hazırlayan muhabirden şikayetçiyim.

Hakim - Elimizdeki bazı raporlar haberleri yalanlıyor. Hastalığınızla ilgili konuda sanırım söyleyecek bir şey yok.

Aslı - Bazı bilgiler çarpıtılarak yansıtılmış hakim bey. Özellikle özel hayatıma ait yalan haberler söz konusu.

Hakim - Yaz kızım. Duruşmanın Temmuz ayına ertelenmesine, şikayette bulunulan şahsın ve şahitlerin tekrar dinlenmesine karar verilmiştir.

Aradan üç ay geçti ve ben unutuldum sanırım. Artık bir işimde yok. Belki de herşeyi kabul edip bir kaç televizyon programına çıksaydım bunlar gelmeyecekti başıma. Yine saçmalıyorum. Ama sanırım herkes bunu istiyordu ve ben yapmadım diye de bana kızgınlar. Emre herhalde hayatımın bir başka sansasyonuna kadar ortalarda gözükmeyecek. Kerem desen o hiç ortalarda yok. Acaba ne zaman ortaya çıkacak diye de bekliyorum hani. Ve kalbim üç ayda 1.5 cm daha büyüdü.

Aslı- Hiç beklemiyordum, sesini duymak güzel geldi...

Burak - Nasıl oldun hep seni düşündüm. Zor günler geçirmiş olmalısın. Uzun bir süre yurt dışındaydım senide çok arayamadım özür dilemeliyim sanırım. Böyle bir zamanda seni yalnız bırakmak istememiştim. Umarım daha iyisindir.

Aslı- Evet, yani bilmiyorum pek bir çözüm bulamıyor doktorlar ama sanırım daha iyiyim. En azından canım acımıyor artık.

Burak - Sesin de iyi geliyor...

Aslı- Evet sanırım... Sen neler yapıyorsun? Uzun zaman oldu görüşmeyeli, sesini duyunca seni özlediğimi anımsadım.

Burak - Hımm, güzel bir anımsama, bende seni özledim... Her şey aynı, turnelerle geçiyor hayat, bir yere ait olamama ve kalabalık var hayatımda...

Aslı- Yapma bunları seversin sen...

Burak - Evet severim...

Lanet olsun be adam önüne baksana biraz... Ne yaptığını görüyor musun? Koca bir bardak çay ve döktüğün yerde laptopum... Lanet olsun, neyse ki kenarından köşesinden aktı... Tekrar işe başladığıma sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum ki... Şu hava şöyle güzelleşmişken. Neyse ki deli muamelesi yapıp ne istiyorsam yapıyorlar. Bu şöhret fena da değil hani!? Bana ne mi oldu? Ne olacak son durum gayet iyi. Sanırım kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Nasıl mı oldu? Doktor güzel bir çözüm önerdi. Hani şu maçka’daki evlendirme dairesi var ya... İşte orada evlendirme dairesinin alt katında yeni bir migros açılmış. İşte oradan her türlü ihtiyaca cevap verebilecek kadar, hizmet etmeyi seven, yemek yapabilen, ütü yapan, temizlik yapabilen kocalar satılıyormuş. Oradan bir tane almamı ve fazla üzülmeden hayatı olduğu gibi yaşamamı söyledi. Önce sıfır kilometre almaya karar verdimdi ama düşününce ikinci el almanın yararları var diye hesap ettim. Ve ikinci el bir koca aldım kendime.

İşlem çok basit aşağıdan inip kocanızı seçiyorsunuz. Beğendiğinizin paketini açtırıyorsunuz. Sonra da yukarı çıkıp evleniveriyorsunuz. Sistemi kolay ve çabuk hale getirmişler. hani evlere servis gibi bir şey, iyi yani.

Artık üzülmüyorum. En son Burak’ın telefonundan sonra yaklaşık bir ay kadar bir zamanımı daha hastanede geçirince pek de bir seçeneğim kalmamıştı aslında. Şimdi rahatım duygusal gerilimler yok, aldatılacağım korkusu yok, (çünkü bundan haberi bile yok aldığım kocanın), söz dinlememe gibi bir sorun yok, kıskançlık yok, kavga yok kısacası her şey yolunda.

Böylesi daha iyi sanırım... Ya da bilemiyorum yine de aklınızda bulunsun, migroslarda bu ay indirim de var... Bir alana bir tane de bedava... Üstelik memnun kalmazsanız 30 gün içinde iade kabul... şimdilik tüm bunlara alışmaya çalışıcağım... Hepimizin masal kahramanı belli. Şimdi çalışmaya devam etmeliyim...